You are here
Kelepçe Fabrikasına Kelepçelendik
Aydınlı’dan bir kadın işçi

Ben İstanbul Tuzla Mermerciler Sanayi Sitesinde yer alan bir kelepçe fabrikasında iki aydır çalışmaktayım. Fabrikada çalışma koşullarımız o kadar zor ki adeta kelepçe fabrikasına kelepçelendik. Sabah saat sekizde işbaşı yapıyor, akşam saat altıda paydos etmemiz gerekirken gece yarılarına kadar zorunlu fazla mesaiye bırakılıyoruz. Fazla mesai yemeğimiz ufak bir parça peynir ve ekmekle geçiştiriliyor. Sekiz saat çalıştığımız yetmiyormuş gibi bir de üzerine beş saat daha aralıksız çalıştırılıyoruz.
Her gün performans adı altında bir sayı veriliyor, o sayıyı çıkartmamız isteniyor. İşçi arkadaşlarım o sayıyı çıkartabilmek için tempolu çalışmak zorunda kalıyor. Bu da sağlık problemlerini getiriyor. Bel fıtığı çok yaygın. Psikoloji diye bir şey kalmamış. İş saatleri dışında kalan o kısacık anda bile iş düşündüklerini anlatıyorlar. Bir gün bir işçi arkadaşımla konuşurken bana küçük bir çocuğu olduğunu ve çocuğunu göremediğini anlatıyordu. Akşam o eve geldiğinde yatmış olduğunu, sabah çıkınca da daha uyanmadığını söylüyordu. Eğer böyle giderse çocuğunun bir gün annesine “bu adam kim” veya “amca” demesinden korkuyormuş.
Çocuğumuza ve ailemize daha çok zaman ayırabilmek ve iyi bir gelecek bırakmak için çok çalışmalıyız. Nasıl mı? İşveren nasıl ki bizden üretim için sayıyı artırmamızı istiyorsa ve bunun için uğraşıyorsak, çocuklarımızın geleceği için mücadeleci işçi arkadaşlarımızın sayısını arttırmaya da aynı ölçüde çaba sarf etmeliyiz. Sayılar sadece işverenler için değil, bizim için de çok şey ifade ediyor. Belki de yaratacağımız güzel dünyanın ilk çocuğunun adımlarını…