You are here
Van Depremi: Şovenizme Aldanma, Dayanışmayı Yükselt!

23 Ekim günü öğle saatlerinde Van kent merkezi ve Erciş’te gerçekleşen 7,2 büyüklüğündeki depremde şu ana dek 600’ün üzerinde insanın cansız bedeni çıkarıldı, binlerce insan yaralandı. Depremin meydana geldiği ve yoksul Kürt halkının yoğun olarak yaşadığı bölgede çok sayıda insan hâlâ enkaz altında. Yaşamını yitirenlerin sayısı her geçen dakika artıyor.
Van, Erciş ve çevre köylerde depremin etkisiyle yüzlerce bina çöktü, ayakta kalan binaların çoğu ise hasarlı durumda. Neredeyse birçok köy haritadan silindi. Depremin gün ortasında olması can kaybını azalttı. İlk 10 saat içinde devlet tarafından bölgeye yardım gönderilmedi. Halk kendi ihtiyaçlarını BDP’li belediyelerin ve kendilerinin sınırlı olanaklarıyla karşılamaya çalıştı. Depremi yaşayanlar “devlet yardım elini hemen uzattı” beyanının aksine yardımların ulaşmadığını “burada devlet yok” sözleriyle haykırdılar, haykırıyorlar. Kara kışın bastırdığı Van’da yoksul halk perişan durumda. Bölgeyi ziyaret eden BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da bir açıklama yaparak devletin gerekli yardımı yapmadığını ifade etti.
26 saniye süren sarsıntı yüzlerce binanın moloz yığınına dönmesine yetti. Yıkıntılar sokak ve caddeleri doldurmuş durumda. Depremde yıkılan binaların çoğunun eski olduğu ifade ediliyor. Bu binaların çoğunun çürük olduğu zaten biliniyordu. Fakat yeni binalar da var yıkılanların arasında. Van belediyesinin AKP yönetiminde olduğu dönemde “Van halkına hizmet götürmek” propagandasıyla inşa edilmiş olan TEDAŞ binası, 7 katlı öğrenci yurdu ile imam hatip lisesinin de yıkılması bu hizmetin niteliğini gözler önüne seriyor. Bugüne kadar yaşanan büyük yıkımlı depremlerde aynı durumun yaşanmış olması tesadüf değil. Kârı esas alan kapitalist kafanın, emekçiler için sağlam binalar inşa etmesi beklenemez. Kapitalist açgözlülüğün bedelini işçi-emekçi sınıflar ödüyor.
Van ve Erciş’i yıkan, yüzlerce Kürt emekçinin canını alan bu deprem, Kürt illerinde tırmandırılan askeri operasyonlara denk geldi. Kürt sorununu çözmeyen ve yoksul emekçilerin ölümüne sebebiyet veren düzen cephesi, beri taraftan da şovenizmi yükseltiyor. Bir taraftan Kürt halkı kardeşimizdir denirken, öte taraftan Kürt halkına kin kusuluyor. Savaş düzeni alan medya, deprem sonrasında da görev başındaydı. Habertürk televizyonu spikeri Duygu Canbaş’ın canlı yayında “Deprem her ne kadar Van’da da olsa hepimiz üzüldük” sözü, gerçekte Kürt halkına karşı nasıl bir düşmanlık beslendiğini, bilinçaltında nasıl bir ırkçılığın dolaştığını gözler önüne seriyor. Atv’de program sunan Müge Anlı’nın sözleriyse çok daha ileri düzeylerde şovenizm içeriyor. Enkaz altında kalan Kürt halkının adeta bu yıkımı hak ettiğini, büyük bir öfkeyle ifade ediyor: “Herkes haddini bilecek. Yeri geldi mi taş atacaksınız, kuş avlar gibi avlayacaksın, sonra yardım isteyeceksin. O polisler hemen yardımına koştu oradakilerin. O taş atanların eli kırılsın.” Facebook ve Twitter gibi paylaşım sitelerinde ve haber sitelerinde ise şovenizmin dozu daha da yükseltiliyor. Depremin getirdiği yıkımı ve acıları Kürtlerin hak ettiği söylenerek kin kusuluyor.
Depremden sonra ortaya çıkan yıkımın gerçek sorumlusu patronlar sınıfının kâra dayalı düzenidir. Gerçek anlamda önlemler alınmış, binalar yeterli sağlamlıkta inşa edilmiş olsaydı can kayıplarının önüne geçmek tümüyle mümkün olabilecekti. Fakat gerekli yatırımlar yapılmadığı, sağlam binalar inşa edilmediği ve bu binaların yapılması denetlenmediği için deprem büyük bir yıkıma ve acıya yol açmıştır. İşin içinde bir de Kürt sorunu olduğunda, örneklerde de görüldüğü gibi durum daha vahim bir hal almaktadır.
Buradan tüm emekçi kardeşlerimize sesleniyoruz: Düşmanımız bizleri sömüren patronlar sınıfıdır. Kürt sorununu çözmeyen, yoksul emekçi çocuklarının ölümüne neden olan, şovenizmi yükselten ve halkları birbirine düşman etmeye çalışan düzen cephesinin oyununa gelmeyelim. Acılarımız ortaktır. Kürt halkıyla dayanışmayı yükseltelim!
Japonya’dan Teşekkür Mesajı