You are here
Maden: Bir Direniş Öyküsü
Adil Aksu
1978 yapımı Maden filmi, Türkiye işçi sınıfının 1960’lı yılların başından 1980’e gelinceye kadarki 20 yıllık süre içinde yürüttüğü militan mücadeleler sonucu ulaştığı örgütlülüğü, kazandığı hakları ve yaşadığı deneyimleri çok iyi yansıtıyor. Bu döneme, devlet güdümlü sendikacılığa karşı 15-16 Haziran direnişi, sendika ve sosyal haklar için grevler, saldırılara karşı dayanışma grevleri, siyasi gericiliğe karşı DGM boykotu, burjuva partilerine karşı işçi partilerinin kurulması ve gerici yayınlara karşı çıkartılan devrimci yayınlar damgasını basmıştır. İşçi sınıfı gücünü fark etmiş ve sermaye sınıfına da göstermiştir. Nice işgal, eylem, gösteri ve yürüyüşler sonucu sınıf mücadelesi gün gün yükselmiştir.
İşçi sınıfının mücadelesi ve örgütlülüğü, ekonomik ve siyasi kazanımlara yol açtığı kadar günlük hayatı ve kültürel hayatı da etkilemiş, kitleleri her alanda derinden sarsmıştı. Sınıf mücadelesinin yansıdığı, sarstığı yerlerden biri de sinemaydı. 60’lı yıllardan itibaren işçi sınıfını çeşitli yönleriyle yansıtan sinema filmleri çekildi. Bu yıllarda çekilen işçi filmlerinin ana konuları mücadele, grev, dayanışma, bilinçlenme ve örgütlenme oldu. Bu filmlerden bazıları şunlardı: Karanlıkta Uyananlar, Halıcı Kız, Ölüm Peşimizde, Acı Hayat, İkimize Bir Dünya, Bitmeyen Yol, Toprağın Kanı, Endişe, Yiğit Yaralı Olur, Güneşli Bataklık, Demiryolu ve Maden. Bu filmlerle ‘80 sonrasındaki filmleri karşılaştırdığımızda sınıf mücadelesinin düzeyinin farkı apaçık ortaya çıkıyor.
Sınıfsal dönüşüm
Maden filminde devrimci bir işçinin, maden havzasında yaptığı işyeri örgütlenmesi ve bu örgütlenme sonucunda işçilerin yaşadığı sınıfsal dönüşüm süreci anlatılıyor. Maden işçilerinin yaşadığı en temel sorunlardan biri iş kazalarıdır. Sendika bürokrasisi ve patron iş kazalarına karşı hiçbir önlem almamakta, işçilerse kara kara sıranın ne zaman kendilerine geleceğini düşünmektedirler. Bu sırada, olanları bir kader olarak görmeyen devrimci işçi İlyas, işçilere işyerinde yaşanan kazalarla patronun kârı arasındaki ilişkiyi anlatmaya başlayarak örgütlenmeyi başlatır.
Bilinçsiz, kaderci, örgütsüz işçileri sınıf mücadelesine kazanmak ve mücadele içinde ileri çıkarmak, öncü işçilerin militanlaşmasını, devrimcileşmesini sağlamak için neler yapılması gerektiği filmde çok sayıda örnekle işleniyor. İşçi sınıfının sadece emek gücünü sömürmekle yetinmeyen burjuvazi, sınıfımızın zihinsel yetilerini de sömürmek için hemen her olanağı kullanmaktan geri durmuyor. İşçilerin mesai bitimiyle başlayan saatlerini, genellikle hiçbir üretkenliği ve geliştiriciliği olmayan, çürütücü günlük faaliyetler alıyor. Filmde, burjuva düzenin sersemlettiği maden işçilerinin hayata, olaylara, aileye, kadına bakış açıları yansıtılıyor. Şehre kurulan panayır sayesinde işçiler tüm sorunlarını unutup, uyuşturuluyorlar.
İlyas’ın amacı, işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek ve maden ocağındaki işçilerin örgütlenmesini sağlamaktır. İşçilerin yaşadıkları sorunların kaynağının farkına varmaları, sınıf kimlikleriyle tanışmaları bu örgütlenme sayesinde gerçekleşir. İlyas’ın başını çektiği örgütlenme çabaları, taşıdığı fikirler, mücadele azmi ve kararlılığı işçiler tarafından sahiplenilmeye başlanır. İlyas’ın Nurettin, Ömer ve Ali ile beraber oluşturduğu işyeri komitesi, faşist sendikacılara ve patronun engellemelerine rağmen, işyerine müfettiş getirmek için imza kampanyası başlatır. İşçiler arasında destek bulan imza kampanyası sayesinde gelişen örgütlülüğü engellemek için patron, faşist çeteleri devreye sokarak komiteye silahlı saldırı düzenler. Bu saldırıda İlyas ve 4 işçi yaralanır. Patronların amacı fabrikada gelişen örgütlü mücadeleyi önderliksiz bırakmaktır. Patron böylece işçilerin artık hiçbir şey yapamayacaklarını, mücadele edemeyeceklerini, örgütlenemeyeceklerini düşünür. Fakat mücadeleye atılan işçilerin birliği ve örgütlülüğü arttıkça, kahramanlıkları ve yaratıcılıkları da gelişir. Öncü işçilerden Ömer, mücadelenin çıkmaza girdiği ve işçilerin korkuya kapıldığı anda neler yapabileceklerini düşünürken, “1. vites” formülünü keşfeder. Tüm işçilere, arkadaşları hastaneden çıkıp işbaşı yapacakları güne dek işleri yavaşlatma önerisini açıklar ve hep birlikte uygulamaya geçilir. “1. Vites” sayesinde işçiler üretimden gelen güçlerini ortak mücadele kanalına akıtarak birleşik güçlerinin farkına varırlar.
İlyas’ın çabaları sonuç vermiştir. Fabrikada işçiler arasında birlik sağlanmış ve ileri işçiler içinde devrimci bir komite kurulmuştur. Başlangıçta maden işçilerine hâkim olan kaderci ve güvensiz tutumların yerini bilinçli, örgütlü ve mücadeleci bir tutum almıştır.
İlyas iyileşince en yakın arkadaşlarıyla beraber, bakımı yapılmadığı için çok tehlikeli bir durumda olan 18. ocağa verilir. Beklenen olur ve grizu patlaması gerçekleşir. İlyas ile birlikte hareket eden öncü işçiler ocakta mahsur kalırlar. Dışarıdaki işçiler, arkadaşlarını kurtarma çalışmalarına başlarlar. Fakat İlyas ölür. İlyas’ın ölü bedeni omuzlara alınır, kollar birbirine kenetlenir ve işçilerin şehre doğru yürüyüşü ile film sona erer.
Örgütlü mücadeleye katıl!
Maden filmi iş kazasıyla başlıyor ve iş kazasıyla sona eriyor... Ancak iki kaza arasında geçen süre içinde değişim, dönüşüm, örgütlenme ve mücadele süreci yer alıyor. Artık işçiler aynı işçiler değillerdir. Başlangıçta işçiler kaderci veya nemelazımcıyken maden ocağında gerçekleşen örgütlenme sayesinde durumları farklılaşmıştır. Son iş kazasında İlyas’ın ölümüne karşın, artık ocaktaki işçiler arasında birlik sağlanmış, öncü işçilerden Nurettin militanlaşmış ve İlyas’ın cenazesini sahiplenen işçiler, bir bütün olarak sokağa çıkmışlardır.
İşçiler olarak bizler, tüm yaşamımızı üretime, patron kârına, sömürüye harcayarak ve meslek hastalıklarına, iş kazalarına kurban giderek yok olmaktayız. Kapitalizm var oldukça bizleri başka bir kader beklemiyor. Bir yandan her şeyi var edecek, diğer yandan hiçbir şeyden faydalanmayacağız. Kapitalizm var oldukça işçi sınıfı için değişen hiçbir şey olmayacak. Birimizin yerini öteki alacak. Ancak kendimizden, fabrikamızdan, bulunduğumuz alandan başlayarak örgütlendiğimizde kendimizin, sınıfımızın ve gücümüzün de farkına varacağız. Örgütlü mücadeleye katıldığımızda yaşantımızda çok şeyin değişmeye, ilerlemeye başladığını göreceğiz. Örgütlü mücadelemiz sayesinde sınıfsız ve sömürüsüz özgür bir hayatı var edeceğiz.
İspanyol konuğumuzun konuşması
Kadın Sorunu ve Ekim Devrimi