You are here
“Medya” Konulu UİD-DER Semineri
Kartal’dan bir matbaa işçisi
Geçtiğimiz Aralık ayında UİD-DER çatısı altında düzenlenen etkinliklerden biri de “burjuvazinin ideolojik düzenleyicisi olarak Medya” konulu seminerdi. Burjuvazinin kendi fikirlerini toplumda yeniden üretebilmesinin ve emekçi kitlelerin bilincinde bu fikirleri “gönüllülük temelinde” egemen kılabilmesinin en etkili yollarından biridir medyayı kullanmak. Medyanın bugün toplum üzerindeki etkisine bakıldığında sorunun ne kadar güncel ve önemli olduğunu görmek zor değil.
Etkinlikte medyanın hem burjuvazinin ideolojik silahı olarak gördüğü işlev, hem de televizyon, dergi, radyo, gazeteden tutun da internete ve dev film şirketlerine varıncaya kadar tekelleşmenin vardığı boyutlar ve bu devasa sektörde çalışan işçilerin çalışma koşullarının gittikçe ağırlaştığı anlatıldı.
Köylerden kentlere dek yaygınlaşan ve yatak odalarına kadar giren, emekçi kitlelerin iş saatleri dışındaki yaşamını, yani aslında 24 saatini kontrol etmeye ve yönlendirmeye yarayan televizyon, etkinlikte en çok üzerinde durulan “kitle iletişim aracı” oldu. Patronlar sınıfı, hem kitleleri uyutmak, pasifleştirmek hem de gerçekleri baş aşağı çevirmek yahut yalanları gerçekmiş gibi sunmak konusunda bugün en çok televizyonu kullanıyor. Bunun en çarpıcı örneği, çekilen savaş filmleriyle emperyalist savaşın yıkıcı ve yok edici bir gerçek olarak değil, alışıldık bir oyun olarak sunulması ve toplumun duyarsızlaştırılmasıdır.
Yapılan programlarda, çekilen filmlerde, “tarafsız ve doğru” haberlerde, hatta reklâmlarda hep aynı mesaj veriliyor kitlelere. Yaratılan “iyi ve kötü” ikilemiyle, iyi şeylerin kaynağının hep burjuvalar olduğu, bütün kötülüklerinse ezilen yoksul kitlelerden geldiği kanısı yerleştiriliyor. Seminerde, medya aracılığıyla haksız savaşların nasıl da haklı ve meşruymuş gibi gösterildiğini getirildiğini, haklı savaşların mümkünse görmezden gelindiğini, mümkün değilse çarpıtılarak haksız duruma getirildiğini, milliyetçiliğin, şovenizmin körüklendiğini ve bunlar gibi daha pek çok oyunun oynanarak burjuvazinin iktidarının bekasının sağlandığını görmüş olduk.
Demek ki burjuva medyadan gerçekleri öğrenmek mümkün değildi. O halde gerçekleri nereden öğrenecektik? Etkinlikte bu sorunun cevabı da net verildi: Devrimci sosyalist basın. Her ne kadar burjuvazi baskı yasalarıyla, gözaltı ve tutuklamalarla, yüksek basım maliyetleriyle ve dağıtımın yaygınlaşmasını engelleyerek devrimci sosyalist basını susturmaya çalışsa da, nasıl ki bugüne kadar bunu başaramadıysa bundan sonra da buna gücü yetmeyecektir. İşçi sınıfının devrimci mücadelesi var olduğu sürece sosyalist basın da var olacaktır. Nazım Usta’nın dediği gibi: O DUVAR, O DUVARINIZ VIZ GELİR BİZE VIZ!
“Gazap Üzümleri” Film Gösterimi