You are here
Bu Kaderi Biz Yazmadık Ama Bozacak Olan Biziz
Gebze’den bir kadın işçi

Gittiğimiz bir ev ziyaretinde oradaki işçi kardeşlerimizle iş kazalarının neden yaşandığını ve böyle durumlarda neler yapılması gerektiğini konuştuk. İşçi kardeşimiz de çalıştığı fabrikada bir kadın işçinin iş kazası geçirdiğini anlattı. Kaza geçiren işçi mağduriyetinin giderilmesi için mahkemeye başvuruyor. Bu süreç içerisinde avukatlar fabrikaya kaza yerini incelemeye geliyorlar, bu esnada kameraları fark ediyorlar. Kamera kayıtlarını inceliyorlar ve bu şekilde dava, kaza geçiren kadın işçinin lehine sonuçlanıyor. Bu olaydan hemen sonra patronun yaptığı ilk iş, iş kazalarını önlemek için önlem almak değil kameraları söktürmek oluyor.
Evet, dostlar bizler değişik sektörlerde çalışıyoruz. Çalıştığımız yerlerde kameraların karşısında çalışmak çok da kolay olmuyor. Patronların kameraları neden yerleştirdiklerini çok iyi biliyoruz. Onlar ofislerinde vazgeçilmez koltuklarında otururken, seyahatteyken, tatildeyken bizleri takip ediyorlar. Niyetlerinin ne olduğunu anlayabiliriz elbette. Biz işçilere psikolojik baskı uygulamak, üretimi hızlandırmak, yaptığımız her şeyi takip ederek kontrol etmek vs.
Dostlar, iş kazalarının neden yaşandığı çok açık. Oysa bizler ağır çalışma koşullarıyla, 15-16 saatlik uzun çalıma süreleri ile bedenimizi, bilincimizi kaybedip yorgun düşüyor ve iş kazlarına maruz kalıyoruz. “Yeter artık!” diyoruz. Yaşanan iş cinayetlerinin adına hükümet ve patronlar kader diyorlar. Biz de diyoruz ki bu kaderi biz yazmadık ama bozacak olan biziz.