You are here
Başka kurtuluşumuz yok
İkitelli’den bir metal işçisi
Ben İkitelli organize sanayi bölgesinde çalışan bir metal işçisiyim. Aynı zamanda işyerinde şoförüm de. Bundan dolayı çok dolaşma ve daha çok insanla tanışma olanağım var. Bir gün müşterimiz olan firmanın şoförü, hayatımın dönüm noktası olan gerçekleri görmemi sağlayan bir olaya vesile oldu. Beni UİD-DER’le tanıştırdı.
UİD-DER’e ilk gittiğim gün o insanların şefkati, dostluğu, samimiliği beni çok etkiledi. Yani şöyle diyebilirim: 1,5 yıllık İstanbul hayatımda geçirdiğim en güzel gündü. Ondan sonraki zamanlarda her etkinlik olacağını duyduğumda çok seviniyor, o günü iple çekiyordum. Günler geçtikçe, yani ben bilinçlendikçe, nasıl bir bataklıkta olduğumu anladım ve fikirlerim netleşmeye başladı.
Bizler koskocaman bir dünyada yaşıyoruz. Ama bu dünya üzerinde bir yanda yüz milyonlarca aç ve yoksul insan var, diğer yanda da bu dünya nimetlerini elinde bulunduran bir avuç azınlık. Her gün dünyada açlıktan, yoksulluktan, soğuklardan, kıtlıklardan, savaşlardan, hastalıklardan milyonlarca insan ölüyor. Peki bu insanların ölmesinin kime ne yararı var? Bazı insanlara yararı olduğu kesin. Çünkü birilerinin açlıktan, yoksulluktan, savaşlardan ölmesi demek; diğerlerinin daha fazla kâr etmesi ve sermayelerini büyütmesi demek.
Oysa koskoca dünya milyarlarca insanı doyurmaya ve insan gibi yaşatmaya yetmez mi? Biz çalışsak, biz üretsek, istediğimiz ölçüde biz tüketsek… Açlık olmasa, yoksulluk olmasa, insanlar ve diğer canlılar ölmese…
Peki bu ne zaman olur? Tabii ki böyle bir dünya sihirli bir değnekle insanlara sunulmayacak. Çalışan, üreten ve iliklerine kadar sömürülen bizlerin bunları gerçekleştirmek için mücadele etmemiz gerekir. Artık bir avuç asalağın milyarlarca insana hükmetmesine göz yumamayız. Onun için tek seçeneğimiz öğrenmek, bilinçlenmek, bilinçlendirmek ve birleşmek. Başka kurtuluşumuz yok.
Hırsız burjuvazi