You are here
Kâr Düzeni Can Almaya Devam Ediyor
diğer yazarlar
Her şeyin ama her şeyin daha fazla kâr üzerine kurulu olduğu bu bozuk düzen, biz işçilerin hayatına mal olmaya devam ediyor. Her şeyi üreten biz işçilerin hayatı patronların gözünde beş para etmiyor. Ya aldığımız ücret yetmediği için yaşadığımız sefalet koşulları hayatımıza son veriyor ya da ağır çalışma koşulları sonrasında geçirdiğimiz iş kazaları. Sadece Türkiye’de günde 200’den fazla iş kazası oluyor ve resmi rakamlar 2-3 kişi dese de gerçekte onlarca diyebileceğimiz sayıda sınıf kardeşimizi kaybediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde, bu iş kazalarından biri de Tuzla’daki deri sanayi bölgesinde gerçekleşti. Zaten tersane bölgesindeki iş kazalarının ve bunların sonucunda gerçekleşen ağır yaralanma ve ölümlerin sıradan olaylar haline geldiği bölgede, deri sanayindeki çalışma koşulları da hiç güvenli değil. Nitekim Ada Deri’de 15 Mayıs Salı akşamı gerçekleşen kazada 45 yaşındaki Hüseyin Güneri adlı işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Aslında fabrikada bekçilik yapan bu işçi, derilerin kimyasal işleme tabi tutulduğu dolaba kimyasal madde dökerken, pervaneli olan bu dolabın içine düşüyor. 15 dakika kadar sonra durumun farkına varan diğer işçiler makineyi durduklarında işçinin ölmüş olduğunu görüyorlar.
Kazanın gerçekleştiği saatlerde haberi alan Deri-İş sendikası yöneticileri hızla olay yerine geliyor fakat jandarma tarafından içeri bırakılmıyorlar. Çıkan arbede yüzünden gözaltına alınmak isteniyorlar. İçeride çalışan işçilerin müdahalesiyle sendika yöneticileri serbest bırakılıyor. Fabrikada çalışan işçiler iş bırakıp, fabrikanın önünde oturma eylemine başlıyorlar.
Bu kaza kader değil tabiî ki, ama tıpkı diğer iş kazaları gibi işçi ve emekçilerin hayatlarının kapitalizm altında nasıl da pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteriyor. Daha az işçiyle daha fazla iş yapmak, yani daha fazla kâr etmek isteyen patron, fabrika bekçisine görevi olmadığı işleri yaptırıyor. Aslında bu tüm patronların uyguladığı bir yöntemdir. Dışarıda milyonlarca işsiz varken, çalışanlar uzun saatler boyunca çalışmaya boyun eğdiriliyor. Bunun sonucunda oluşan dikkatsizlik, uykusuzluk gibi faktörler de doğal olarak iş kazalarını arttırıyor. Onlar için hayatımızın tehlikede olmasının hiçbir önemi yok. Çünkü dışarıdaki milyonlardan birini hemen ölen işçinin yerine geçirebilirler. Onlar için önemli olan tek şey var, kâr.
İşte ölen işçi de aslında bu bozuk kâr düzenin kurbanıdır! Bu yüzden bunlar iş kazası değil birer cinayettir. Katil, patronlar ve onların sömürü düzeni, maktul ise biz işçiler! Bu cinayetler, katilleri ortadan kaldırmadığımız sürece devam edecek.
Süleyman Hocamızı Kaybettik
UİD-DER pikniğimiz