You are here
Birleşen İşçiler Yenilmezler
Esenler’den bir üniversite öğrencisi
Geçen hafta derneğimizin Esenler temsilciliğinde 15-16 Haziran 1970 genel direnişini konu alan bir etkinlik yaptık. İşçi dostlarımızın ve ailelerinin katılımıyla gerçekleşen etkinliğimiz, bize bir kez daha gösterdi ki; işçi sınıfının tarihi dopdoludur ve bu tarihten çıkarılacak çok dersler vardır. Arkadaşlarımızın 15-16 Haziran’ı öncesi ve sonrasıyla anlatan sunumlarına, döneme ilişkin görüntüler, işçi sınıfını anlatan şiirler, türküler ve hep bir ağızdan söylediğimiz marşlar eşlik etti. Bir öğrenci olarak, yani işçi sınıfının bir üyesi ve sınıf çelişkilerini okulda, hayatında çokça yaşayan ve ilerde de yaşayacak biri olarak ben 15-16 Haziran’dan şunları çıkardım:
15-16 Haziran genel direnişi, Türkiye işçi sınıfının uzun yıllardır süren içsel mayalanma sürecinin dışa vurumudur. Kapitalizmin iki temel sınıfından biri olan ve kapitalizm altında ezilen sınıf olan işçi sınıfı uluslararası bir sınıftır. Çünkü sınıfsal çelişkileri, ekonomik, sosyal ve siyasal sorunları tüm dünyada ortak olan ve en önemlisi patronlar karşısında çıkarları ortak olan bir sınıftır işçi sınıfı. Zaten 15-16 Haziran da Türkiye işçi sınıfının dünyadaki ‘68 eylemleri, genel grevleri, işyeri işgalleri ile öncelenen bir sürecin ürünüdür. İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşından sonra yaşanan ekonomik yükseliş süreci bu dönemden itibaren inişe geçmeye başlamıştır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işçiler görmüştür ki burjuvazinin refah toplumu sözleri bir yalandan ibarettir. Bu süreçte işçi sınıfı burjuvazinin yalanlarına kulaklarını kapatmaya ve bir sınıf olarak kendi ortak çıkarları için birlikte hareketin şart olduğunu görmeye başlamıştır. Böylece burjuvazinin onlara sunduğu bireysel kurtuluş, rekabet ve suni düşmanlıkları bir kenara bırakan işçiler her alanda sınıf kardeşleriyle birleşmeye ve örgütlü hareket etmeye başlamışlardır. Sendikalarda örgütlenen işçiler, Kavel Direnişi, Saraçhane Mitingi gibi önemli eylemlerle kazanılmış haklarına sahip çıkmış ve bunu korumak için mücadelelerini sürdürerek ilerletmişlerdir.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işçiler patronların tüm saldırılarına grevler, işyeri işgalleri, mitinglerle cevap vermişlerdir. Bu arada işçilerin bu eylemliliklerini okul işgallerine varan öğrenci eylemlikleri izlemiştir. İşte bu süreçte patronlar sınıfı ve onların baskı aygıtı olan devlet, işçilerin en yoğun katılımla bir araya geldikleri ve örgütlülüklerinin bir meyvesi olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) kapatılması üzerine oyunlar oynanmıştır. Türk-İş’in işbirlikçi konfederasyonunu işçilere dayatan, grev ve toplu iş sözleşmesi gibi hakları gerileten yasa tasarısına, işçi sınıfı 15-16 Haziran gibi muhteşem bir direnişle cevap vermiştir. Ve tasarı geri çekilmiştir. Örgütlülükleri ve sınıf bilinçleri sayesinde direnişe geçen ve üretimden gelen güçleriyle ilk gün 115 işyerinde şalterleri indiren 70 bin işçiye, 16 Haziran günü diğer işçiler de katılmış ve eylemci işçi sayısı 150 bini geçmiştir. DİSK’in müdahalesi ile işyerlerine dönen ve patronların tüm baskılarına rağmen eylemlerini sürdüren işçiler yasanın geri çekilmesini sağlamışlardır.
Sınıf bilincini alarak bir araya gelen işçilerin neler yapabildiğini hepimiz görüyoruz. 12 Eylül askeri faşist darbesiyle dağıtılan sınıfın birliğini yeniden sağlamak hepimizin önünde bir görev olarak duruyor. Kapitalist sömürünün arttığı, işyerlerinde, okullarda, kısacası tüm alanlarda burjuvazinin haklarımıza saldırısının tırmandığı ve şovenizm zehrinin pompalandığı şu dönemde bu birliğe daha çok ihtiyacımız var. Çünkü bireysel kurtuluşun bir hayal olduğu yaşadığımız her olayla bir kez daha ortaya çıkıyor. Öyleyse burjuvaziye inat, sorunlarımızın çözümü ve insanlığın kurtuluşu için sınıfımızın birliğini ve dayanışmasını sabır ve özveriyle kuralım. Çünkü birleşen işçiler asla yenilmezler.
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!
Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
UİD-DER’li Olmak