You are here
Fransa’da Grev Dalgası
Sınıf mücadelesi tarihinde oldukça önemli deneyimlere ve küçümsenmeyecek bir mücadele geleneğine sahip olan Fransa’dan yine grev haberleri geliyor. Fransız hükümeti, devlet demiryolları, toplu taşıma, ulusal elektrik ve ulusal gaz işletmelerinde çalışan yaklaşık 500 bin işçinin emeklilik haklarını tırpanlamayı amaçlıyor. Reform adı altında işçilerin emeklilik yaşını ve süresini yükseltmek istiyorlar. Bu sektörlerde çalışan işçiler 37,5 sene çalıştıktan sonra emekli olabiliyorlar. Fransa’da emeklilik süresi ise 40 yıl çalışmış olmak kaydıyla 60 yaş.
Bu sektörlerde çalışan işçiler yıllar önce mücadelelerle elde ettikleri haklarını savunmak için 13 Kasım tarihinde greve çıktılar. Toplu taşımacılıkta başlayan grev Fransa’nın ulaşımını felç etti ve özellikle Paris’te oldukça etkili oldu.
Ulaşım işçilerinin ardından enerji sektöründeki işçiler de grev kervanına katıldılar. Ulaşımın aksamasının ardından uyarı niteliğinde elektrik kesintileri ile greve katılan elektrik işçileri de haklarına sahip çıkıyorlar. Fransa’da sınıfsal güçlerini kullanarak eyleme geçen işçiler ayrıca kitlesel sokak gösterileri düzenliyorlar.
Fransa’daki işçi eylemlerine üniversite öğrencileri de işgal ve boykotlarla destek veriyorlar. Öğrenciler yeni çıkarılan yasa ile üniversitelerin özel sektöre açılmasının zemininin hazırlandığını söyleyerek bu düzenlemeye itiraz ediyorlar. Fransa’da bulunan 85 üniversiteden 40’ı öğrenciler tarafından işgal edilmiş durumda. İşçilerin grev dalgası yayıldıkça üniversite işgalini sürdüren öğrenciler de bundan olumlu etkileniyorlar. Diğer yandan kamuda çalışan memur sayısını azaltmayı hedefleyen Sarkozy’yi protesto etmek için başta öğretmenler ve polisler olmak üzere diğer kamu çalışanları da ulaşım işçilerinin grevinin yedinci gününde greve katıldılar. Devlet televizyonlarının ve radyoların grev nedeniyle yayın yapamadığı Fransa’da, o gün basın işçilerinin de greve destek vermesi nedeniyle pek çok ulusal gazete çıkamadı, uçak seferleri iptal edildi, okullar kapandı. On binlerce işçi ve öğrencinin çeşitli kentlerde yürüyüşler düzenledikleri Fransa’da, bu gösterilerin bir kısmına grevci polislerin de katılması ilginçti.
Fransız hükümeti şayet bu “reformu” yapılmaz ise 10-15 yıl sonra emeklilik maaşlarının ödeyemez duruma gelineceği korkutmasıyla halk desteği bulmaya çalışıyor. Hükümet 1995 yılında da aynı saldırıyı düzenlemiş fakat işçilerin kararlı mücadelesi ile bu saldırı püskürtülmüştü. İşçiler şimdi de mücadelede kararalı görünüyor. Fakat sendika üst bürokrasisinden kararsız ve gönülsüz açıklamalar geliyor. Ancak işçi sınıfının, sendika bürokrasisinin engellerini aşmaktan ve hükümeti sözde reform uygulamasından geri adım attırabilmek için militanca mücadeleyi yükselmekten başka çaresi yok.
Burjuvazi işçi sınıfını iliğine kadar sömürüyor, bu da yetmiyor işçilerin elde ettiği kazanımlara göz dikiyor ve haklarını geri almak istiyor. Kapitalist sistemde işçi sınıfı haklarını koruyabilmek ve geliştirebilmek için her daim mücadele etmek zorundadır. Sömürüden, ezilmişlikten ve yoksulluktan topyekûn kurtulabilmenin yolu kapitalist sistemi yıkmaktan geçiyor.