You are here
Dubai’de İnşaat İşçileri Grevdeydi
Dubai’de 4000 inşaat işçisi 27-28 Ekim tarihinde, kötü çalışma koşullarının düzeltilmesi, düşük ücretlerin yükseltilmesi ve iş alanlarına gidebilmek için kaliteli servis talebiyle greve gittiler. Dünyanın en büyük ve lüks binalarının yükseldiği Dubai’de, petrol zenginleri bu ülkeye yatırım yapmak için adeta yarışıyorlar. Bu ihtişamlı binaları, işçi kamplarında insanlık dışı koşullarda yaşayan, aç kalmamak için kaçak çalışmayı dahi göze alan, ağırlıkla Güney Asya’dan gelen işçiler yapıyorlar. Sürekli olarak sınır dışı edilme tehdidiyle yüz yüze bulunan ve gerek burjuvazinin gerekse hükümetin her türlü baskısına maruz kalan bu işçilere kölelik koşulları dayatılıyor.
Tüm bu baskılardan bıkan işçiler, sınır dışı edilme tehditlerine rağmen, grevin yasak olduğu Dubai’de, çalışma ve yaşam koşullarının düzeltilmesi için greve gittiler. Polisin müdahalesine taş ve sopalarla karşı koymaya çalışan işçiler, tutuklanarak bir hafta hapiste tutuldular. Tutuklanan 4000 işçi bir hafta sonra serbest bırakılırken, greve katılan işçilerin sayısı o hafta içinde 40 bine çıktı. İnşaat sektöründe üretim önemli ölçüde sekteye uğrarken, hükümet ancak 10 gün dayanabildi ve sonunda işçilerle masaya oturmak zorunda kaldı. Görüşmelerin ardından işçiler taleplerinin karşılanacağı sözünü alarak grevi sona erdirdiler.
Dubai’de yaşananlar, kapitalist sistemin nasıl küresel bir sistem olduğunu ve işçi sınıfının da bu küresel sisteme karşı enternasyonalist bir anlayışla mücadele etmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Dünyanın başka ülkelerinde olduğu gibi Dubai’de de, farklı ülkelerden gelen işçiler, dil, din, milliyet ayrımı yapılmaksızın aynı saldırılarla karşı karşıya kalıyorlar. Tüm zenginlikleri yaratan işçiler haklarını almak istediklerinde, sermayenin kolluk güçleri devreye giriyor ve işçiler baskılarla, göz altılarla yıldırılmaya çalışılıyor. Ancak, işçi sınıfı üretmezse kapitalistler var olamazlar. Bunu çok iyi bilen sermaye sınıfı, bu yüzden de tüm afra tafralarına rağmen zora gelince geri adım atmak ve normalde birer üretim makinesi olarak görerek insan yerine koymadığı işçilerle, müzakere masasına oturmak zorunda kalıyor. Patronlar sınıfı, ne zamanki karşısında mücadeleyi yükselten bir işçi sınıfı görüyor, işte o zaman onu insan yerine koymak zorunda kalıyor.
O zaman, burjuvazinin tüm saldırılarına, dayatmalarına ve baskılarına karşı mücadeleyi yükseltelim ve ona bir insanlık dersi vererek, onu tarihin çöplüğüne gönderelim!