You are here
Devrimci İrade Teslim Alınamaz!
24/12/2007
23 Aralık Pazar günü UİD-DER üyelerince Gülsuyu’nda “Cezaevi Sorunu ve İşçi Sınıfı” konulu bir seminer düzenlendi. Etkinlik, Türkiye ve dünyada yaşanan cezaevi sorununu sunum ve sinevizyon eşliğinde anlatıyordu.
19 Aralık 2000 tarihinde burjuva diktatörlük 20 cezaevine birden saldırarak yeni bir katliama daha imza atmıştı. O yıl doğan çocuklar bugün 7 yaşlarını doldurmuş durumdalar: devletin insanları canlı canlı yaktığını, katlettiğini bilmeden… UİD-DER etkinliğinde, yaşanan gerçeklerin unutturulmaması amacı ile cezaevleri sorunu tüm tarihsel, siyasal boyutu ile ele alındı.
Bu etkinliğe işçilerin, gençlerin katılması amacı ile mahallede davetiyeler dağıtıldı. Amaç işçi sınıfını ilgilendiren her konuda işçileri bilinçlendirmek ve yaşanan sorunlar karşısında duyarlı kılmaktı. Yapılan çalışmalar sonunda, işçiler, öğrenciler ve aileleri Kurban Bayramı olmasına rağmen, bayramı bahane etmeden geldiler etkinliğe. Katılımcılar, etkinliği sonuna kadar izleyip, marşlara, türkülere eşlik edip, şiirleri coşkuyla dinlediler ve bu gerçekleri başka işçilerin de görmesi, bilmesi gerektiğini ifade ettiler.
Cezaevleri niye var? Tarihsel olarak sınıflı toplum ortaya çıktığından beri cezaevleri var. Egemenler kendileri için saraylar inşa ederken, emekçilere zindanları reva görmüşlerdir. Dünyanın her yerinde kralların, padişahların, prenslerin izledikleri hep aynı politika olmuştur. Emekçilerden korktukça baskıyı arttırmışlardır. Tıpkı bugün burjuvazinin yaptığı gibi! 1980 askeri darbesinde 1 milyon kişiyi sorgulayan, 650 bin kişiyi zindanlara hapseden, binlercesini katleden burjuvazi, işçileri, devrimcileri, ezilen Kürt halkını sindiremedi, yıldıramadı. Diyarbakır Cezaevi insanlığın utanç karası olarak hafızalardan silinmedi. Dünyanın her yerinde devrimciler ve işçiler baskılarla karşılaşmalarına, uzun yıllar cezaevlerine tıkılmalarına rağmen mücadeleden vazgeçmediler.
Sunum sırasında yapılan bir saptama oldukça düşündürücüydü. Günümüzde hemen her ülkede hapishaneler hıncahınç insan dolu. İçerde olanlarsa patronlar değil, işçiler, emekçiler, devrimciler. Üstelik suçun sorumlusu da kaynağı da kapitalist sistem olmasına rağmen, kapitalizm kâr ve sömürü mantığını hapishanelere dek yaygınlaştırmış. Büyük patronlar fabrikalarını hapishanelerin yanına inşa ediyor ve hapishanelerde mahkûmların sudan ucuz emeğini kullanıyorlar.
Ölen devrimcilere saygı duruşu ile başlayan etkinliğimiz, slogan, marşlar ve şiirlerle bitti. Cezaevi koşullarını belirleyen içerisi değil dışarıdaki koşullardır. Sınıf mücadelesi yükselip ve örgütlü mücadeleye atılındığında, emekçi kitleler hapishane kapılarını kırıp içeriden evlatlarını çekip alacaktır.
Burjuvazinin adına “Hayata Dönüş” operasyonu dediği katliamı unutmadık, unutturmayacağız!
Duvarların Dili Olsaydı!