You are here
UİD-DER’de Bir Yıl Daha Uğurlandı
Gebze’den bir grup işçi
Hummalı bir çalışma sürüyor akşamüstünden beri. Eski bir hanın o en üst katında gençler, işçiler, kadınlar ve erkekler oradan oraya koşuşturuyor saatlerdir. Şurada burada şiir prova eden birileri var, bazıları ise bir pano düzenleme gayretinde, ya da resimler asılıyor etrafa eski mücadele günlerine dair, meydanlara dair. Sonra birden tencereler geçiyor ortalıklardan, peşlerinde leziz kokular ve harekete geçmiş mideler bırakarak. Birileri masaları alıp oradan oraya koyuyor. Derdi anlaşılamayan, elinde şalvar sırtında eski bir yelek olan biri soruyor telâşlı telâşlı: “Yahu kavuk ne oldu kavuk?” Sonra o da kayboluyor odalardan birine doğru. Tatlı bir telâş ve aşikâr bir şenlik havası dolaşıyor ortalıkta. Görünen o ki UİD-DER yılbaşına hazırlanıyor, bu şen kalabalık da UİD-DER ile birlikte 2007’yi uğurlayacak bu akşam.
Büyük odaya sandalyeler diziliyor hızlıca, sonra kürsü çekiliyor orta yere doğru, insanlar gelip oturuyorlar birbiri ardına. Doluyor salon fısıltılar eşliğinde. Kürsüden ufak bir sunum ile beraber UİD-DER’in 2007 etkinlikleri yansıyor beyaz perdeye. Herkes ilgiyle seyrediyor perdeye yansıyanları. Meydanlar, kortejler, sloganlar ve yüzlerce coşkulu yüz geçiyor perdeden kısa süre içinde. Sonra video bitiyor ve dernek başkanı geliyor kürsüye. UİD-DER’in geçtiğimiz bir sene içinde neler yaptığından ve sınıf mücadelesi için ne anlam ifade ettiğinden söz ediyor.
Ardından serbest kürsü faslı başlıyor ve dernek genel sekreteri söyleyecek sözü olan herkesi kürsüye davet ediyor. Önce bir sessizlik oluyor, ardından tek tek çıkıyor konuşmak isteyenler. Serbest kürsüye çıkanlardan bazıları UİD-DER’in kendileri için bir aile olduğundan bahsediyor. Bazıları, derneğimize daha çok insanın taşınması gerekliliğine vurgu yapıyor. Konuşmacılardan bir kısmı ise, birilerine bir şey öğretmenin ve onlara yardımcı olmanın kendisini nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Kimisi de okuduğu bir şiir üzerinden kendi fikirlerini ifade ediyor. Başka bir konuşmacı da “doğru bildiklerimizi yeterince ısrarla vurgulamaya devam edersek özlemlerimiz bence sınıfımızın geniş kesimlerinde ifadesini bulacaktır” diyerek devrimci mücadeleye sımsıkı sarılmamız gerektiğini dillendiriyor.
Verilen arada hep beraber masalar kuruluyor, yemekler dağıtılıyor. Doymuş insanların neşeli sohbetleri duyulmakta artık. Gitarlar ve flütler yerlerini almış, mücadeleye dair ezgiler mırıldanıyor. Çıkıp şiirlerini dillendirenler, şarkılarını söyleyenler birbiri ardınca beliriyor. Zaman su gibi akıp gidiyor, gece yarısına gelinmekte olduğunun kimse farkında değil.
Bir ses tiyatro olacak, Orta Oyunu var diyor. Sonra rengârenk şalvar ve yelekleri ile iki tuhaf adam sahneye çıkıveriyor. Bir münakaşa peyda oluyor sahnede. İzleyenlerin çocuksu gülüşmeleri dolaşıyor oyunun etrafında. Kahkahalarla birlikte zaman hızla ilerliyor. Gece yarısı olmak üzere. Acılarla, sevinçlerle, örgütlenmeyle ve mücadeleyle geçen koca bir yıl uğurlanmayı bekliyor şimdi. Yeni yıla ise mücadelenin kızıl mayası çalınmalı bir an önce.
Dostların muhabbetinden ya da şarkıların etkisinden esrimiş suratlar bir bir ayağa kalkıyor, yumruklar havada, Enternasyonal söylenecek. Yeni yıla merhaba denecek. Kavganın ezgisi bitiyor ve peşinden sloganlarla yeni bir mücadele yılına kucak açılıyor:
“BİRLEŞEN İŞÇİLER YENİLMEZLER!”
“SINIFSIZ BİR DÜNYA KURACAĞIZ!”
Arçelik’te Taşeron İşçileri Direnişte