You are here
SSGSS, o da ne?
Gebze’den bir metal işçisi
AKP hükümeti 2005’ten itibaren sosyal kazanımlara dönük saldırılarına hız verdi. Bu bağlamda çıkarılmak istenilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasası seçim zaferinin ardından tekrar gündeme alındı. Anayasa Mahkemesi daha önce mecliste kabul edilen yasanın bazı maddelerini iptal etmiş ve hükümet tasarıyı aynen kabul edip yeniden onaylamıştı. Fakat seçim arifesinde böyle bir saldırı paketini gündemine almaktan korkan AKP hükümeti, 22 Temmuz erken seçimlerinden sonra yasayı yürürlüğe koymak için çalışmalarına hız verdi. Yürürlük tarihi ilk önce 2008 Ocak ayı olarak ilan edilen yasa, daha sonra 2008 Haziran ayına ertelendi.
İşçi ve emekçileri ilgilendiren böylesi hayati bir konuda öğrendiğimiz her şeyi hemen diğer işçi arkadaşlarla paylaşmak çok önemli. Bu yüzden ben de saldırı paketinde yer alan bazı maddeleri yazıp, çoğalttım ve çalıştığım fabrikadaki arkadaşlarıma dağıttım. Dağıtırken yasayla ilgili bildiklerimi aktardım ve maddeleri dikkatlice okumalarını istedim.
Bir müddet sonra meraklı gözlerle işçi arkadaşlarım yanıma gelmeye ve sorular sormaya başladılar. Bazıları yazılanlara bir anlam veremezken bazıları benim ciddi olup olmadığımı sorguladılar. Onlara, emeklilik yaşı 65’e çıkacak, emekli maaşları düşürülecek diyorum, onlar “olmaz, imkânsız, kabul etmiyoruz” diyorlar. Onlara “artık paran kadar tedavi göreceksin” diyorum, onlar “halka bunu nasıl yaparlar, hayır olamaz yapamazlar” diyorlar. Onlara “bize sormuyorlar ki” diyorum, yanıt olarak “nasıl sormazlar, ne yapmalıyız peki?” diyorlar.
Bazı arkadaşlar bu yasayı nasıl olup da iki yıldır duymadıklarını sordular ve hayretler içinde kalakaldılar. Verdiğim cevap şu oldu: “Hiç sana bana gelip de şu haklarınızı elinizden alacağız, bunu da patronlar için yapıyoruz derler mi?” Onun yerine her yapılanı ses çıkarmadan onaylamamızı istiyorlar. Bu yasayı medya bizlere tüm çıplaklığıyla anlatmaz. Bizleri ikna etmek için “nasıl kandırırız”ın formüllerini üretirler. Okul sıralarında da öğretmezler haklarımıza nasıl sahip çıkabileceğimizi. Bize ancak biz yardım edebiliriz. Beraber mücadele etmemiz gerekiyor, önümüzde 4-5 ay var. Bu konuya hep beraber duyarlı olup tanıdığımız herkese bu maddeleri anlatmalıyız. Ben bu saldırı paketinde yer alan maddelerin bazılarını geçtiğimiz hafta sonu derneğimiz UİD-DER’in Gebze şubesinde düzenlenen etkinlikte duymuştum. Özetlemek gerekirse saldırı paketindeki bazı maddeler şunlar:
· Emeklilik yaşı kadınlarda ve erkeklerde 65’e çıkartılacak.
· Emekli olabilmek için gerekli prim gün sayısı kadınlarda 5000’den 7000’e, erkeklerde ise 7000’den 9000’e çıkartılacak.
· Emeklilik maaşları %23 ilâ %33 oranında düşürülecek.
· Yasa kabul edildiğinde, aylık geliri 139 YTL’den fazla olan işçi ve emekçiler 73 ilâ 475 YTL arasında genel sağlık sigortası primi ödeyecekler. Prim ödemeyene sağlık hizmeti verilmeyecek.
· Hastanede tedavi gören işçiler, her türlü tedavide katkı payı ödeyecek ve bu pay “gerektiğinde” beş katına çıkartılabilecek.
· Yeni yasaya göre bir hastalık paketi oluşturulacak. Diyelim ki, bir işçi hastalandı ve yakalandığı hastalık söz konusu paket içinde yer almıyor. Bu durumda hastane masraflarını cebinden karşılayacak!
· Yeni anne olan kadın işçilere 6 ay süreyle ödenen emzirme parası 1 aya düşürülecek.
· Hastalanan ve iş göremez raporu alan işçilere verilen ödenek alabildiğine kırpılacak.
· 18-45 yaş arasındaki işçilerin diş tedavi ve protez harcamaları karşılanmayacak. 18 yaşını doldurmamış ve 45 yaşından gün alanların diş tedavi ve protez harcamalarının sadece %50’sini devlet karşılayacak.
· Ağır iş kollarında çalışan ve yıprandıkları için erken emekli edilen işçilerin hakları ortadan kaldırılacak.
· Cenaze yardımı kırpılacak ve cenaze ödenekleri asgari ücretin 3 katından 2 katına indirilecek.
· Ölüm aylığı bağlanması için gereken prim gün sayısı 900 günden tam iki katına 1800 güne çıkartılacak.
YANİ KISACASI “PARAN KADAR SAĞLIK, PARAN KADAR TEDAVİ!”
Bu arada bizim çalıştığımız fabrikada Çelik-İş örgütlü. Fakat sendikamız dahi bizleri bu yasadan haberdar etmedi. Şimdi arkadaşlarıma bunun hesabını hep birlikte sormamız gerektiğini söylüyorum. Biz milyonlarca işçiyi ilgilendiren bu yasaya tepkimizi gösterip, bizleri görmezden gelen egemenlerin suratlarına tokadı indirmek için birlik beraberlik içinde olmalıyız. Yani örgütlenmeliyiz. Bunun için önce daha yasanın adını dahi duymayan işçi arkadaşlarımıza bıkmadan usanmadan yasayı, olabilecekleri ve nasıl karşı durabileceğimizi anlatmamız gerekiyor. Yani meydanlara akmamız gerekiyor. Artık kaybedeceğimiz zaman kalmadı. Egemenler takımına bu yasayı geri çektirecek en büyük tokadı 1 Mayıs alanlarında atalım.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!