You are here
TEGA İşçisinin Onurlu Mücadelesi Sürüyor
Ankara’dan grevci bir TEGA işçisi
Ben yaklaşık bir buçuk senedir Sincan Organize Sanayi Bölgesindeki TEGA Mühendislik şirketinde çalışan bir işçiyim. Ben de işe çoğu arkadaşımız gibi asgari ücretle başladım. İşe başladığım zamanlarda sürekli zorunlu mesailere tâbi tutulduk. Normal çalışma saatimiz 8.00-18.00 olmasına rağmen, bizler 8.00-20.00 arası çalışıyorduk. Yani günlük zorunlu 2 saat fazla mesaimiz vardı. Bunun yanı sıra çoğu zaman gece 11’e kadar fazla mesailere bırakılıyorduk ve Cumartesi normalde tatilimiz olmasına rağmen o gün bile zorunlu mesai yaptırıyorlardı. İşyerinde dikkatimi çeken konulardan birisi de 3-4 senelik olmalarına rağmen hâlâ asgari ücretle çalışan arkadaşlarımızın oluşuydu. Bizler senede bir kez zam alıyor ve bunun dışında herhangi bir ikramiye ve ücret alamıyorduk. Yapılan zamların kaymağını alanlar patrona çok yakın kişiler oluyor, bunun dışındaki işçilerin %80’i ise asgari ücretle çalışıyordu. Biz işçiler alınterimizle çalışıyor ama emeğimizin çok az bir kısmını alıyorduk. İşveren ise sürekli yurtiçi ve yurtdışından ihaleler alıyor, işçilerin emeğini görmemezlikten gelerek sürekli kendi cebini doldurmaya çalışıyordu.
Sosyal hayattan kopmuş olan bizler bu kölelik sistemine dur demek için yaklaşık 9 ay önce örgütlendik. 120 üyemiz ile Birleşik Metal-İş’e kaydımızı yaptırdık. Kaydımızı yaptırmadan bir gün önce işveren bizimle bir toplantı yaptı ve sendika istemediğini, eğer ki böyle bir şeye kalkışırsak bizleri işten atacağını, hiçbir şekilde ücret ödemeyeceğini üstüne basarak söyledi. Ama biz işçiler tek kurtuluşumuzun örgütlü mücadeleyle olacağı inancı ile yolumuza devam ettik. Bu süreç içerisinde işveren önce fazla mesaileri kaldırdı ve bizden fazla mesai ile yaptığımız işi normal mesai süresinde yetiştirmemizi istedi. İşyerinde sürekli üzerimize gelerek dakika tutmalar, gereksiz yere sürekli savunma istemeler, tehditler savuruyordu.
Üyelik yaptırdığımızın ertesi günü 2 arkadaşımızı sebepsiz yere işten attı ve 21 gün sonra işe almak zorunda kaldı. Bütün bu baskılara rağmen bizim mücadelemizi engelleyemedi. Bunun üzerine toplu iş sözleşmelerine gidildi ve işverenin olumsuz davranışları sonucu hiçbirisinde anlaşılamadı. İşveren grev oylaması için kaymakamlığa müracaat etti ve bunun sonucunda da amacına ulaşamadı. Grev oylamasından hemen sonra 5 arkadaşımızı işten çıkarttı bizlere gözdağı vermek için. Ne hikmetse hiç kimse ile konuşmayan, ilgilenmeyen işveren, bu sefer işçi arkadaşlarla tek tek konuşuyor, hatırlarını soruyor, sendikadan vazgeçmelerini istiyordu. Bunun karşılığında işçileri maddi olarak destekleyeceğini söylüyordu.
Bu şekilde de bir sonuç alamayan patron, işçileri yani bizi bölemeyeceğini anlayınca bu kez 50 arkadaşımızı daha işten çıkarttı. Hiçbir aslı olmayan bahanelerle greve çıkmadan 2 hafta önce işten çıkartılan arkadaşlarımız, o soğuk havanın ve karın altında onurlu bir şekilde mücadelelerine devam ediyorlardı. Patron dışarıdaki işçilerle içerdeki işçileri görüştürmemek için elinden gelen her şeyi yapıyor, ama bunu başaramıyordu. Bu şekilde bizleri birbirimizden koparamayacağını bir kez daha anlamış oldu. Grev gününe kadar üzerimizdeki baskıları artırdı.
Nihayet grev günü geldi ve bizler de greve çıkarak arkadaşlarımızın yanında yer aldık, onurunu parayla değişen 15 kişinin haricinde 110 işçi greve çıktık. Greve çıktığımız günü büyük bir coşku ve sevinçle yaşadık, çünkü başımız dik ve onurlu bir şekilde hem hakkımızı arıyor hem de mücadelemizi sürdürüyorduk. Bu grev sayesinde UİD-DER’li arkadaşlarla tanıştık. O kadar sıcakkanlı insanlar ki anlatmak mümkün değil. Onların katkı ve desteğiyle onurlu mücadelemiz hâlâ devam ediyor.
8 Mart Kutlaması