You are here
Ben de Varım ve HAYIR Diyorum
Firuzköy’den bir tekstil işçisi
Ben bir işçi kadınım ve anneyim. Kızım üniversiteye hazırlanıyor. Çocuğum gecesini gündüzüne katarak çalışıyor, dershane okul arasında mekik dokuyor. Servet döküyoruz dershanelere. Çocuklarımız iyi bir puan alsın da bir yere yerleşsin diye. Tabi işsiz üniversite mezunlarını, atanamayan öğretmenleri de görüyoruz. Aslında eğitimdeki eşitsizlik sınav sisteminde de ortaya çıkıyor. Kolejden okuyup gelen de devlet okulunda okuyan da aynı sınava giriyor. Ne kadar eşit olabilirler ki?
Bir işçi olarak hayır dememe neden olan Suriye savaşı ve “Fırat Kalkanı”dır. Allah aşkına bizim ne işimiz var Suriye’de? Ben Suriye’de olmayı da, askerlerimizin oralarda savaşıp ölmesini de istemiyorum. Suriye halkına sözde iyilik yapıyorum diye üç milyondan fazla insanı doldurdu ülkeye. Tanımadığımız, dilini bilmediğimiz, kültürlerini tanımadığımız insanlarla bizi boğaz boğaza getirdiler. Ne bizim yaşamımız güvencede ne de onlarınki. Parası olana her yerde yaşamak kolay, dünyanın neresine giderlerse gitsinler kapılar zaten açık. Görüyoruz parası olan evini alıyor, dükkânını açıyor ve yaşamına devam ediyor. İster Suriyeli isterse Türkiyeli olsun, olan bizim gibi garibana oluyor her zaman. Ülke yangın yerine dönmüş, işsizlik büyümüş, geçim her geçen gün zorlaşmakta, işçilerin hakları elinden sürekli alınıyor. Sesini çıkaran herkes terörist ilan ediliyor. Şimdi de “ben ne dersem o olacak” diyor. Ben de diyorum ki; yok öyle yağma tek başınalığa HAYIR!
Hayır!