You are here
Emeğimiz, Çıkarımız ve Arzumuz Ortak!
Halkalı’dan bir sağlık işçisi

Selam arkadaşlar. Ben özel bir hastanede çalışan, sizler gibi alın terimi, emeğimi ortaya koyarak geçinmeye çalışan genç bir işçiyim. Zorluklara, patronlara ve onların sömürü sistemine karşı mücadele veriyorum aynı sizler gibi… Bağlı olduğum, bundan da mutlu ve gururlu olduğum kocaman UİD-DER ailem sayesinde çoğu zorluklara göğüs germeyi öğrendim. Yeri geldiğinde sığındığım kocaman bir liman, yeri geldiğinde arkamdaki en büyük destekçim oldu mücadele örgütümüz UİD-DER. Sizlere duygularımı ve düşüncelerimi anlatmak için bir mektup yazmak istedim. İçimden gelenleri siz emekçi kardeşlerimle, ağabeylerimle, ablalarımla paylaşmak istedim.
Hemen hemen hepimizin aynı zorlukları çektiğimizi, aynı sorunlarla mücadele ettiğimizi biliyorum. Asgari ücretle bir ailenin ne kadar zor geçindiğini, asgari ücretli bir işçi olarak bizzat yaşıyorum. Açlık sınırının altında olan ve hiçbir şekilde emeğimizin karşılığı olmayan komik bir rakam… Patronlar bizim bir aylık maaşımızı, bir akşam yemeğinde ağız dolusu kahkahalarla yiyorlar. Ellerini hiçbir işe sürmeden, hiçbir emek harcamadan zevkusefa sürüyorlar. Biz işçi sınıfından sömürdükleriyle, bizim ürettiklerimizi bizden alıkoyarak sürdükleri saltanata karşı rahatsızlık duyuyorum. Eminim ki sizlerin de duyduğu rahatsızlıkla örtüşüyor bu.
Biz işçi sınıfı olarak bu dünyadaki güzellikleri var ediyoruz. Ama maalesef sınıf olarak yapay ayrımlarla bölündüğümüz, ayrıştığımız, birlik olmadığımız bir durumdayız. Bu nedenle aslında hiç de mutlu hayatlar yaşamıyoruz. Patronlar tarafından sömürüldüğümüz bozuk bir düzen içerisindeyiz. Çok çalışıyoruz. Daha rahat geçinmek için ek iş yapıyor, işten işe koşturuyoruz. Kredi kartı borçları, banka borçları insanları bunaltmanın ötesinde artık intiharlara sürükler oldu. Bu gibi sebeplerden dolayı dağılan aileler, cinnet geçiren insanlar var… Tam bir vahşete dönüşmüş durumda. Peki neden? Neden işçi sınıfının bu tür sorunları bu kadar artmış durumda? Cevabı aslında hepimizin bildiği üzere örgütsüzlük, yılgınlık… İşçi sınıfının ne kadar güçlü olduğunu, mücadelesinin bir kıvılcımının bile patronlar üzerinde yarattığı korkuyu bilemiyoruz. Her şeyden korkar ve çekinir olduk. Sınıfımızın tarihini, ne kadar güçlü olduğunu unuttuk.
İşten atmalar, düşük ücretler, işçilere uygulanan baskılar, mobbingler, tehditler, şantajlar hepsinin muhakkak bir sonu olacak. Örgütlenmek ve bilinçlenmekten başka çaremiz yok. Biz yanı başımızdaki sınıf kardeşlerimize güvenemezsek, onlara dokunamayıp bu mücadeleye dâhil edemezsek bu sistemin kölesi olarak yaşamaya devam edeceğiz. Bunu istemiyorsak silkinmemiz gerektiğini bilmemiz gerekir. Önemli olan sınıf kardeşlerimize dokunmamız, birlikte örgütlenip birlikte bilinçlenmemiz... Zorluklara karşı çelik gibi yumruklarımızla birlikte karşı koymamız gerek. Bu düzen ancak böyle yıkılır. Kölelik koşullarından kurtulmak için işyerlerimizden başlayarak her yerde birleşmemiz, örgütlenmemiz, mücadele etmemiz gerekir. Birleştiğimiz zaman karşımızda hiçbir kapitalistin duramayacağına inanırsak, işte güneş o zaman bizim için yeniden doğacak.