You are here
İstanbul-İzmit hattı, işçi sınıfının kalbi burada atıyor…
14 June 2020 - 11:40
1950’lerden itibaren çehresi hızla değişmeye başladı Marmara’nın… Özellikle 60’lı yıllarla birlikte İstanbul-İzmit hattına pek çok fabrika ve işletme kuruldu. Bu nedenle Marmara’da İstanbul ve İzmit gibi kentler, yoğun göç dalgasının merkeziydi.
O yıllarda bu kentlerdeki işçi sayısı hızla arttı. İstanbul Türkiye sanayisinin kalbiydi. Madenî eşya, kimya, konfeksiyon ve elektrikli aletler sanayisinin yüzde 56’sından fazlası bu bölgedeydi. Sermayenin, üretimin ve işgücünün yoğunlaştığı bu merkez, İstanbul-İzmit bölgesi, direnişin de merkezi olacaktı. İşçi sınıfının şairlerinin dediği gibi İstanbul işçi sınıfının kavgasının şehri oldu.
1965’te Marmara’daki toplam nüfusun yüzde 34,5’i doğduğu yerin dışında yaşayan insanlardan oluşuyordu. Bu insanların %27,5’lik bölümü İstanbul’da yaşıyordu. 1960-63 arasında kurulan işletmelerin yarıya yakını (yüzde 45,6’sı) İstanbul’daydı. Aynı dönemde İstanbul ve İzmit şehirleri işçilerin yüzde 43,1’ine sahipti. Yabancı sermaye yatırımlarının yüzde 80’i, 10’dan fazla işçi çalıştıran işyerlerinin yüzde 50’si ve hizmet satışlarının %82,2’si İstanbul’daydı. Kentteki gıda, dokuma ve giyim sektörlerinin payı azalırken; petrokimya, metal eşya ve makine imalatının payı sıçramalı olarak yükselmekteydi.
1962’de 710 bin olan SSK’lı işçi sayısı, 1967’de 1 milyon 69 bine, 1969’da 1 milyon 194 bine, 1971’de ise 1 milyon 404 bine yükselecekti.
Haliç… Padişahların Sadabad’ı Haliç… Saraylıları dinlendiren lale bahçeleriyle anılan, meşhur günbatımı manzaralarıyla ünlenen Haliç…
Eskiler derler ki “siz bir de Haliç’i işçiler meydanlardayken görseydiniz”, ha işte öyle! O günlerde Haliç, tüm zamanlardan farklıydı. Fotoğrafın siyah beyazına aldanmayın, her renkten, her memleketten işçilerin kol kola yürüdüğü muazzam bir görünüme bürünmüştü Haliç… Ve dillere destan olan o işçi havzası, 15-16 Haziranda tüm İstanbul gibi beylerin, paşaların değil üreten, alın teri döken, zenginliği var eden işçilerin, elleri nasırlıların olmuştu.