You are here
Yaşasın sınıf dayanışması
17 June 2020 - 16:52
DİSK’i ve ona sahip çıkan işçi sınıfını uluslararası işçi sendikaları da sahipsiz bırakmadı. O dönem nasıl Türkiye’de sınıf hareketi şahlanmışsa, benzer bir durum dünyanın çeşitli ülkelerinde de yaşanıyordu. Neticede dünyanın çeşitli bölgelerinden yüzbinlerce üyesi bulunan pek çok sendika DİSK ile dayanışma içerisinde olduğunu açıklıyor ve gerek hükümete gerekse de Türk-İş’e telgraflar çekerek protestolarda bulunuyordu. Dayanışma pratikleri telgraf çekmekle de sınırlı kalmamış, uluslararası sendikal bir heyet kurulmuş ve 20 Haziranda Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirilmişti.
UİD-DER dostlarından mesajlar
Eğitimim 1979’da İran Devrimiyle başladı. Sekiz yıl süren İran-Irak savaşının acı deneyimleri, 1988 ve sonrasında İran’da binlerce politik mahpusun ve aktivistin katledilmesi ve İran halkının bitip tükenmez ıstırabı hayatımın her dönemini etkiledi. Bende insan hakları ihlalleri konusunda muhalif bir bakış açısına yol açtı. Muhalif düşünmeme neden olan bir diğer faktör de ülkemdeki kadın karşıtı zalim yasalardı. Sanırım bu düşünce benim, insan haklarıyla, özellikle de işçilerin mücadelesiyle ilgilenen birini eş olarak seçmeme neden oldu.
İran hükümeti için en tehlikeli gruplardan biri işçi hakları savunucularıdır ve onlardan her zaman çok korkmuştur. Bu yüzden kocam hayatını kurtarmak için yurdunu terk etmek zorunda kaldı ve ben de çocuklarımla birlikte Türkiye’ye onun yanına gittim.
Mülteci olarak, özellikle de geçici ev sahipliği yapan bir ülkede Birleşmiş Milletler tarafından sürekli bir yere yerleştirilmeyi bekleyen “kâğıtsız” bir mülteci olarak yaşamanın ne kadar zahmetli olduğunu hepimiz biliriz.
Bizim Türkiye’de en büyük şanslarımızdan birisi, Edirne’de birkaç Türk yoldaşla ve Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğiyle tanışmamız oldu. Hepsi de inanılmaz bir sevgi, şefkat ve insanlıkla doluydular. Türkiye’deki zorlu belirsizlik dönemi onlar sayesinde çok daha tahammül edilebilir oldu bizim için. Türkiye’deki en güzel anılarımdan biri, İstanbul’da, 2012’de, Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğinden yol arkadaşlarımızla birlikte katıldığımız 1 Mayıs’tı. O günün tüm görkemi, kaynaşmışlığı, düzeni ve güzelliği, yıllar sonra hâlâ gözlerimi yaşartır.
Yedi yıl önce Türkiye’den Kanada’ya geldik ve şimdi 3 ülkede yaşam deneyimine sahibim. Bu süre zarfında Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğindeki arkadaşlarımızla hep temas halinde olduk ve onların faaliyetlerini uzaktan izledik. Benim için onların amaçları ve amaçlarına ulaşma çabaları daima övgüye değer oldu.
Üç farklı ülkedeki yaşam deneyiminden sonra kesinlikle söyleyebilirim ki, Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğindeki dostlarımız ve tanışma şansına sahip olduğum birkaç İranlı işçi, benim için her zaman amaçlara ulaşmak için insanüstü çabanın ve direncin birer rol modeli oldular. Her birinizi ve hepinizi buradan içtenlikle kutluyorum ve en kısa sürede, aynı zamanda bizim de amacımız olan amaçlarınıza ulaşmanızı diliyorum.
Kanada’da yaşayan İranlı bir kadın mülteci işçi
Türk-İş ve DİSK dışında olan altı sendika, Meclis’te kabul edilen yasayı protesto için bağımsız sendikaları bir forumda toplanmaya davet etti. “Bağımsız İşçi Sendikaları Genel Direniş Komitesi” olarak örgütlenen sendikaların forumunun sonunda şu talepleri içeren bir bildiri hazırlandı:
- Sıkıyönetim altında kanun yapma eğiliminden vazgeçilmeli, askeri yönetim derhal kaldırılmalıdır.
- 274 sayılı sendika kanununun TBMM’den geçmiş bu şekli derhal geri alınmalı, bilim adamları, DİSK, Bağımsız Sendikalar Direniş Komitesi ve Türk-İş’ten eşit sayıda seçilecek bir komisyonda yeniden gözden geçirilerek yeni bir tasarı hazırlanmalıdır.
- Türk işçisinin haklı uğraşında kendileriyle aynı mücadeleyi veren gençlik, basın, üniversite ve mesleki kuruluşlarla işbirliği sürdürülecektir.
- Türk-İş’in uluslararası sendika örgütlerinden çıkartılması için bu örgütlere başvurulacaktır.
- Türkiye çapında komiteler kurularak genel bir boykota gidilecektir.
Derby işçisi anlatıyor