You are here
Uyanıştan Başkaldırıya
17 June 2020 - 23:30
Tiyatroyu işçiden işçiye işçinin diliyle anlatan UİD-DER İşçi Tiyatrosu, 2009 yılında pek çok işçi havzasında “Uyanıştan Başkaldırıya” adlı oyununu sahneledi. Oyunun senaryosunu yazan da, yöneten de, oynayanlar da işçiydi. Bu anlamlı oyun, sermaye sınıfı ve onun siyasi temsilcilerinin DİSK’i nasıl boğmak istediklerini, işçilerinse tek tek işçiler olmaktan çıkıp bir sınıf olarak bu saldırıyı nasıl püskürttüklerini anlatıyor. Yine oyunda, örgütlü işçi sınıfının nasıl devleştiği, grev ve aile dayanışma komiteleriyle işçilerin nasıl güçlendikleri, işçilerin örgütlendiklerinde yaşadıkları değişim ve dönüşüm ele alınıyor. İşçi sınıfının İstanbul’u zapt ettiği o günlerde, patronlar sınıfının korkudan tir tir titreyerek ülkeyi nasıl terk ettikleri de oyunda resmediliyor. Oyunla gerçeğin, gerçekle oyunun bütünleştiği, binlerce işçi tarafından coşkuyla izlenen “Uyanıştan Başkaldırıya” oyunu, geçmişin işçi mücadelelerini bugünün işçi kuşaklarının zihinlerinde canlandırıyor.
Tepelere kurulmuş gecekondu mahalleleri aslında kuşbakışı bakınca uzak değildir birbirine. Lakin o yokuşları tırmanmak kolay olmadığından kısa olan uzar, yakın olan uzaklaşır. Gecekondu mahallelerinin dibinde bir fabrika olursa işler değişir, işçiler önce tezgâh başlarında sonra mücadelede, grev çadırlarında yakınlaşır, birleşir. Nitekim yine böyle olmuş. Kadın-erkek, Karadenizli-Kürt, Sütlüceli-Haliçli, genç-yaşlı işçiler bir araya gelmiş. Greve çıkmış metal işçileri, pür dikkat sendikalarının önderi Kemal Türkler’i dinliyorlar. Tüm oyuncu ve emektarlarını işçilerin oluşturduğu UİD-DER Tiyatro Topluluğunun “Uyanıştan Başkaldırıya” tiyatro oyunundan bir kare bu. Tam da bu nedenle çok sahici, adeta 1970 yazının ilk günlerindeyiz.
Sabahat Türkler “Uyanıştan Başkaldırıya” oyunundan sonra “Kemal’i ile
Kemal Türkler, yaşamını işçi sınıfının örgütlenmesi ve haklarını alması mücadelesine adadı. Tıpkı bu fotoğraftaki gibi nice grev ve direniş çadırında, fabrika işgalinde, mücadelede yer aldı. Grev hakkını yasalara yazan Kavel’de, 15-16 Haziranın ortaya çıkmasında, yıllarca yasaklı olan 1 Mayıs’ın kitlesel bir şekilde kutlanmasında, DİSK’in ve Maden-İş’in sendikal anlayışının yerleşmesinde Türkler’in ve mücadele arkadaşlarının rolü büyüktü. Kemal Türkler, DİSK’in kapılarını sosyalistlere, devrimcilere açtı. Uzlaşmacı sendikal anlayışın tam karşısında yer alarak DİSK’i işçiler için bir çekim merkezi haline getirdi. Grevler, direnişler yaygınlaştı, işçilerin mücadele okulu oldu.
Yıl 2009. Yer Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi. UİD-DER Tiyatro Topluluğu’nun 15-16 Haziran işçi direnişini anlattığı Uyanıştan Başkaldırıya adlı tiyatro oyununu izlemeye gelenler arasında Türkiye işçi sınıfının büyük direnişinin en önemli tanıklarından iki isim yer alıyor: DİSK’in önderi Kemal Türkler’in eşi Sabahat Türkler, işçi sınıfının Sabahat ablası. Diğer yanda ise Kavel direnişinin öncülerinden Hamit Şindi. Sabahat ablanın hemen yanındaysa Uyanıştan Başkaldırıya oyununda Kemal Türkler’i canlandıran UİD-DER’li işçi. Sabahat Abla, hem eşinin yaşatılan anısı nedeniyle, hem bir anlığına o eski günlere döndüğü için mutlu görünüyor… Fuayede sıcacık bir sohbet sürüyor.
Sabahat abla da Hamit ağabey de ilerleyen yaşlarına rağmen pek çok kez UİD-DER’in etkinliklerine katıldılar. Bu fotoğrafın çekildiği gün, 15-16 Haziran büyük işçi direnişini anlatan Uyanıştan Başkaldırıya oyununu büyük bir coşku ve heyecanla izlediler. Oyunu UİD-DER Tiyatro Topluluğu sahnelemişti. Tümü işçi olan, kimisi 12 saatlik vardiyalarla çalışan işçiler…
Hamit ağabey hayatı boyunca Kavel’in, 15-16 Haziran’ın derslerini anlattı genç işçilere. O gün genç işçilerin böyle bir oyun sergilemesi, geçmişin mücadele deneyimlerine sahip çıkması onu coşkulandırmıştı. Sabahat abla, UİD-DER’in genç işçi kuşaklarına mücadele mirasını aktarmasından ve gençlerin mücadele saflarında yer almasından duyduğu mutluluğu dile getirmişti. İşte bu fotoğrafta bu mutluluğu görüyoruz Sabahat abla ve Hamit ağabeyin yüzlerinde…
Sabahat abla belki de geçmişe, yıllar öncesine gidiyor. Belki de patronlar sınıfının tüm çabalarına rağmen Kemal Türkler’in ve onun mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışının unutulmadığını görmekten duyduğu mutlulukla Kemal Türkler’in hâlâ yaşadığına inanıyor tüm varlığıyla.