You are here
Onların kadınları
7 March 2021 - 23:40
…dünyanın tepesinde bir avuç hışır karga kanat çırpsa uykuları karışır yağmalanmış emeklerden gelir soylulukları yağmalanmış özgürlüklerden dinleri imanları vurgun kelepir toprağın memeleri altun ışıltılı kumları kıyıların emeğin çiçekleri hep onlar için hep onlar için takvimlerin mutlu günleri içimizin karanlığı soframızın öksüzlüğü hiç gülmemesi yüzlerimizin hep onlar için… (H. Hüseyin Korkmazgil)
Emekçi kadının yaşamı kahırlıdır. Peki ya egemen sınıfın kadınları? Biz ne için mücadele ederiz, onlar ne için? Nedir gece gündüz düşünüp planladıkları? Şairin dediği gibi, patronlar dünyanın tepesinde bir avuç hışırdır. Ne adlarının ne olduğunun bir önemi var, ne dillerinin, dinlerinin, milletlerinin, ne de cinsiyetlerinin…
Mesela ülkeleri kadınlar yönetir, yönetimde daha çok söz sahibi olursa, dünyanın daha insani, daha barışçıl olacağını iddia edenler var. “Ne de olsa kadın duygusaldır, şefkatlidir, annedir. Merhametle ve vicdanla hareket eder” diyorlar. O halde soralım mesela ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler diyen Fransa kraliçesi Marie Antoinette midir vicdanla, şefkatle hareket eden? Yoksa yüz binlerce işçiyi işsiz, evlatlarını aç bırakan Margaret Thatcher mı? Yoksa altın musluklu saraylarından bizlere tasarruf çağrısında bulunanlar mı?
İngiltere’de, 1980’lerde başbakanlık yapmış ülkenin ilk kadın lideri Margaret Thatcher’ı bilmeyen yoktur. Burjuvazi ona “Demir Leydi” dese de, İngiliz işçi sınıfı onu “Süt Hırsızı” olarak adlandırıyor. Thatcher Eğitim ve Bilim Bakanı olduğunda ilk işi 7 ilâ 11 yaşındaki çocuklara ücretsiz dağıtılan sütü kesmek oldu. İngiltere’de anneler çocuklarının süt hakkı için mücadele ettiler. Thatcher, sendikalar yasasını değiştirdi, vergileri arttırdı, nice sektörde işten atmaların önünü açtı. Yani aslında işçi sınıfına karşı savaş açtı. Thatcer 2003’te öldüğünde İngiltere işçi sınıfı kutlamalar yaptı.
İşçiler, “Toplum diye bir şey yoktur” diyen Thatcher öldüğünde meydanlara akarak kutlama yaptılar. Fotoğrafta bir işçi “Toplum diye bir şey vardır” yazan bir döviz taşıyor, harfleri kocaman. Gülen yüzüyle bir kadın “Ding Dong! Cadı öldü!” diye yazan dövizin arkasından bize gülümsüyor.
Peki ya son yıllarda dünya siyaset sahnesinde adını duyurmuş Theresa May, Hillary Clinton, Marine Le Pen, Park Geun-hye, Angela Merkel ve diğerleri? Almanya Başbakanı Angela Merkel, nam-ı diğer şansölye… Ortadoğu’da yürüyen savaşın hayatlarını paramparça ettiği insanlara kapıları kapatan Merkel? Türkiye’de dönemin başbakanı Davutoğlu ile Suriyeli göçmenler üzerinden “Kayseri pazarlığına” oturmuştu Merkel. Onlar bu pazarlığı yaparken Ege denizinde 27 mülteci boğularak can vermiş, acısı bizim gibi emekçilerin yüreğini yakmıştı...
Peki ya bizim ülkemizde emekçi kadınlarla patronlar sınıfının kadınları aynı sorunları mı yaşıyorlar? Bakalım çalıştığımız işyerlerinin büyük sahipleri, ya da bizleri yöneten kadınlarla ortak bir paydada buluşabilecek miyiz? Her 8 Mart’ta videolar yayınlıyorlar utanıp sıkılmadan, güya kadınların sorunlarına dikkat çekiyorlar ama aslında reklamlarını yapıyorlar.
Türkiye’nin sayılı burjuva kadınlarından Nevbahar Koç, “cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden”... Sanatla ve sporla ilgileniyor, kitap yazıyor Nevbahar Koç. Onun kitaplarında 80 metrekare evlerde ömür tüketen, işe gitmek için metrobüs kalabalığını çeken, ömür törpüsü tezgâhlarda çalışan işçiler yok. Bizim emeğimiz sayesinde gösterişli yalılarda yaşar, mücevherlerini takıp takıştırarak balolarda boy gösterirler onlar. İşten attıkları işçilerin kaygıları yok, burjuvaların zevkli uğraşları var…
Güler Sabancı 60 bine yakın çalışanı olan Sabancı Holding’in yönetim kurulu başkanlığını yapıyor. İktidarın açıkladığı paketlerin, işçi düşmanı yasal düzenlemelerin tadını çıkarırken yüzü nasıl da gülüyor. Bu fotoğraf burjuva kadınlarla işçi sınıfının kadınlarının tek bir ortak derdi veya talebi olamayacağını ne de güzel anlatıyor. Bir tarafta işçilerin emeğiyle saltanat süren bir kadın, öte tarafta o kadın patronun işten attığı direnişteki kadınlar! Bize tüm kadınların sorunları ortaktır diyenler, bu fotoğrafa bakıp beri gelsinler!
İktidar sahipleri için hangi koşullarda nasıl yaşadığımız değil, algılarımızın nasıl şekillendiği önemlidir. Yakın zamanda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk “Türkiye’de yoksulluk, özellikle aşırı yoksulluk, sorun olmaktan kalktı” demişti. İşsiz ya da borçlu olduğu için intihar eden insanlar, fotoğraftaki gibi manzaralar her şeyi anlatıyor. Emekçi kadınların yeri kendi sınıfının tarafıdır, aynı derdi aynı ekmeği bölüştüğü kadın ve erkek kardeşlerinin yanıdır… Gerisi şairin dediği gibi laf-ı güzaf…
Biz de bakabilelim bir ışıklı pencereden
Bize de pay düşmeli şehirlerden, caddelerden, denizden
İnsan insan paylaşalım yaşamayı, komşuluğu, dostluğu
Bağdaş kurup yan yana bir sahandan yiyelim dünyamızın sofrasında
Cahit Irgat
Emekçi Kadınlardan 8 Mart Mesajları
Bizler tekstil işçileri olarak 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınların Gününü kutluyoruz. Evet, hepinizin de bildiği gibi zor bir süreçten geçiyoruz. Özellikle biz kadınlar olarak bunu hayatımızın her alanında yaşayarak görüyoruz. Zaten zor olan hayatımız pandemiyle gelen yasaklarla ve ekonomik krizle birlikte iyice zorlaştı ve nefes alamayacak duruma geldik. Son zamanlarda özellikle geçim sıkıntısı yüzünden intihar eden insanların sayısı arttı. Kadına olan şiddet de her geçen gün artarak devam ediyor. Her ne olursa olsun bizler kadınlar olarak umutluyuz. Çünkü 8 Mart gibi bir mücadele tarihimiz var. Bu sistemin getirdiği sorunlara karşı ancak kadınıyla erkeğiyle mücadele edersek başa çıkabiliriz. Çocuklarımıza daha yaşanılası bir dünya bırakırız. Yaşasın 8 Mart, yaşasın mücadelemiz!
Kıraç’tan bir grup tekstil işçisi kadın
Ve bizim kadınlarımız/1