You are here
Lyon’dan yükselen ses
30 April 2021 - 21:00
Nasıl da amansız patladı gök gürlemesi Nasıl da vurdu şimşekler fabrika bacalarını… Boşaldı yağmur; hiddetli, öfkeli İlk kez anne sütünün tadını alan çocuk gibi kana kana emdi suyu çatlamış toprak… Bir telaş, kızılca kıyamet sokaklar Çamur dize kadar yükseldi işçi mahallelerinde Yıkandı pas giyinmiş kent Yeni doğmuş bebek gibi temiz Doğuran ananın yüzü gibi duru… Tarih yeniden okundu duvar yazılarında Selam durdu çiçekler güneşe bin yılların hasretiyle Hayat yeni yaşamlar doğururken Gün insanlarla sokaklara indi Sokaklar dünden farklıydı…
İşçiler Lyon’da 14-16 saati aşacak şekilde çalışıyorlardı. Buna karşılık başlarını sokacak bir kulübeleri yoktu ve karınlarını bile doyuramıyorlardı. Bu ayaklanmayla işçi sınıfı, ilk kez burjuvazinin karşısına bağımsız bir sınıf olarak dikilmiş ve doğrudan kapitalist düzeni hedef almıştı. Ücretlerine zam yapılması ve bir ücret bareminin yani bir asgari ücretin belirlenmesi talebiyle ayaklanan Lyon işçileri, şehri birkaç kez ele geçirmelerine rağmen ne yapacaklarını bilemedikleri için gerisini getirememişlerdi. Yine de bu ayaklanma işçilerin kendi güçlerinin farkına varmasını sağlamış ve onlara cesaret vermişti. Ayaklanmanın ardından bir gazetede şöyle yazıyordu: “Kasımdaki zafer Lyon işçilerine, kendileriyle başa çıkılmasını imkânsız kılan bir gurur ve cesaret verdi. Bu, yüzyıllar boyunca atölyelerde en sevilen hikâye olacak, gelenek bu müthiş olayı nesilden nesle aktaracak ve son dokumacı son çırağa hevesle: ‘Bizler bir zamanlar ipek fabrikatörlerini ve garnizonu defedip şehri ele geçirdik’ diyecekti.”
Senior’un son saati!