You are here
1977 1 Mayıs’ı: Türkiye’nin en görkemli kalabalığı
3 May 2021 - 16:05
Hazırlıkların ardından 1 Mayıs günü gelip çattığında, sendikalar, meslek örgütleri, kadın ve gençlik örgütleri kortejlerini oluşturmak üzere Saraçhane, Beşiktaş ve Şişli’de toplandı. 500 yüz bin işçi ve emekçi, disiplinli ve düzenli kortejlerini oluşturdu ve yürüyüşe geçti. Adımlarıyla yeri sarsarak yürüdüler, yeri geldi koştular, sloganlarını haykırdılar, halaylar çektiler… Üç koldan başlayan yürüyüşün ardından Taksim Meydanını hıncahınç dolduracaklardı.
Türkiye işçi sınıfına direnişleriyle grev hakkını armağan eden Kavel işçileri, birçoğu grevde olan Demir Döküm, Uzel, MAN, Sungurlar, Profilo, Estaş, Netaş, Beko, Grundig gibi metal fabrikalarının işçileri tam katılımla mitingde yer aldılar. Metal işçileri, birkaç hafta sonra başlayacak ve tam 8 ay sürecek MESS grevine (Büyük Grev) hazırlanıyorlardı aynı zamanda. 1977 1 Mayıs’ında kortejlerini oluşturup yürürken, işçi sınıfının tüm değerleri de onlarla birlikte yürüyordu.
Analar, analarımız… Hayatın yükünü omuzlarında taşıyan analarımız da 1977 senesinin 1 Mayısında alanlardaydı. Yürekten haykırıyorlardı, sesleriyle devleştiler. Saatler boyu çalışıp çocuklarının yüzünü dahi göremeyen işçi anneler, her işyerine kreş istiyorlardı, eşit işe eşit ücret istiyorlardı, hep bir ağızdan haykırdılar. O anda o kortejlerden birinde olan Hatice Temiz 1977 1 Mayıs’ı üzerine şöyle diyordu DİSK dergisine: “O gün DİSK güvenlik görevlisiydim. Saraçhanede olacağım anı bekliyordum. Yüreğim göğsümden fırlayacak gibiydi. Yüzbinlerce işçinin, emekçinin; disiplinliliği, kararlılığı ve sömürüsüz günlere duyulan özlem dolu haykırışlarıyla çizdiği tablo akıl almaz güzellikteydi.”
“…nice adamlar
nice kadınlar
nice çocuklar
Tutuşmuş el ele yürüyorlar
üçer üçer
Birlikte haykırıyorlar
“Kara günler gelir geçer
Kara günler gelir geçer”
(Netaş işçisi Hikmet Erten)
İnsan sadece anasının babasının evladı değildir. İçine doğduğu toplumun ve yaşadığı çağın da evladıdır. İşçi sınıfının yükselen mücadelesi toplumsal bir değişime ve dönüşüme ebelik etmişti. İşçi sınıfı toplumsal muhalefetin çekim gücüydü o yıllarda… Yaşamın iyiden, haklıdan ve güzelden yana değişmesini arzulayan hemen herkes yüzünü işçilere dönmüştü, aydınlar ve sanatçılar da dâhil… Beyazperdeye emekçilerin maruz kaldığı sömürü koşullarını ve verdikleri mücadeleyi anlatan filmler yansır olmuştu.
Harıl harıl 1977 1 Mayıs’ına hazırlık