You are here
Can Atalay Şahsında Hedef İşçi ve Emekçilerdir
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliği 30 Ocakta düşürüldü. 6 Şubat depremlerinin yıktığı Hatay’ın halkının oylarıyla milletvekili seçilen, buna rağmen tamamen hukuksuz ve keyfi bir şekilde cezaevinde tutulan Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) iki kere hak ihlali kararı vermişti. Daha önce farklı partilerden milletvekili seçilenlere ilişkin benzer kararlar neticesinde çok sayıda milletvekili serbest bırakılmıştı. Ancak Atalay önceki emsallerden farklı olarak cezaevinden çıkarılmamıştı. Böylece siyasi iktidarın hukuksuzluklar zincirine bir yenisi daha eklenmişti. 30 Ocakta ise açık anayasa hükmü olmasına ve en yüksek mahkemenin kararlarına rağmen Atalay’ın milletvekilliği düşürüldü. Mecliste muhalefet milletvekillerinin protestoları eşliğinde okunan karar pek çok kentte de protesto edildi.
Anayasa hükümlerince 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Hatay milletvekili olarak seçilmiş olduğu kesinleştiğinde Gezi davasından tutuklu bulunan Can Atalay’ın serbest bırakılması gerekiyordu. Ancak rejim, bu süreci yürütmedi, anayasayı hiçe saydı ve Atalay’ı serbest bırakmadı. Bu da yetmezmiş gibi bir kez daha halkın iradesini hiçe sayıp seçtiği milletvekillinin vekilliğini düşürdü. Bu olay bir vekilin hukuksuzca vekilliğinin düşürülmesinden, keyfi bir şekilde cezaevinde alıkonmasından çok daha fazlasıdır. Can Atalay işçilerin, ezilenlerin, hakkı yenenlerin avukatıydı. 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği Aladağ’daki tarikat yurdu yangını davası, en az 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma katliamı davası, yedisi çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu tren faciası davası, yedi işçinin ölümüne ve 127’sinin yaralanmasına sebep olan Hendek havai fişek fabrikası davası… Atalay, bu ve bunun gibi daha pek çok davada avukatlık yaptığı için cezalandırıldı. İşçilerin yanında yer alanlar, ezilenlerin haklarını savunanlar cezalandırılarak sermaye sınıfının daha da saldırgan ve zalim davranmasının önü açıldı. Atalay’ın cezalandırılması, iş cinayetleri, sorumluların keyfi tutumları, hesap vermeme alışkanlığı nedeniyle canı yananlar harekete geçemesin diyedir. Bu devran böyle devam etsin diyedir. Bu rejim gerçek suçluları cezasızlıkla ödüllendirirken adalet savunucularını cezalandırarak tüm topluma umutsuzluk aşılamak istemiştir.
Atalay’ı “terörist” ilan eden siyasi iktidar, onun şahsında direnen, mücadele eden, boyun eğmeyen herkesten intikam almaya odaklanmıştır. Amaç tüm topluma sopa göstermektir. Sendikalaştığı için işten atılan ama boyun eğmeyip direnen işçiye, yurt sorununu protesto eden öğrenciye, ağacına-deresine-yaşam alanına sahip çıkan köylüye Atalay kararı üzerinden sopa gösterilmiştir. Hatay’ın depremzede işçi ve emekçilerinin oylarıyla seçilen Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi başta Hataylı olmak üzere tüm işçi ve emekçilerin iradesinin hedef alınması demektir.
Tutuklu bulunduğu cezaevinden bir mesaj yayınlayan Can Atalay “Türkiye, bu kuralsızlık, hukuksuzluk, deli gömleğine sığmayacak. Hep beraber göreceğiz” sözleriyle siyasi iktidarın saçmaya çalıştığı umutsuzluğa meydan okudu. “Onlar «bitti» dediler diye ben görevimi yapmaya çalışmaktan geri mi duracağım? Asla! Ülkeme, Hatay halkına, yıkılmış bir kentin ortasında oy kullanan insanlara karşı borçluyum” dedi. Siyasi iktidarın temsilcileri bugün 6 Şubat depremlerinde 130 bin kişinin öldüğünü itiraf ediyorlar fakat hesap vermek yerine Atalay’ın milletvekilliğini düşürerek korkmamızı, kötülüğe, zulme sessizce boyun eğmemizi istiyorlar. Oysa bizlerin de boynunda bir borç var. Bu kötülüğe birlikte karşı durmak bizim boynumuzun borcudur. Hangi partiye oy vermiş olursak olalım tüm işçi ve emekçiler olarak birleşmeli, işçi-emekçi düşmanı siyasi iktidarın saldırılarına birlikte karşı durmalıyız.