You are here
Hesap Sormazsak Aynı Acıları Yaşamaya Mahkûmuz!
İstanbul/Avrupa yakasından işçiler
5 Şubat 2023 akşamı, yüz binlerce insan kendilerini bekleyen felaketten habersiz girdiler yataklarına. Yeni gün doğarken on binlerce insan hayatını kaybetmiş, geriye kalanlar da bir yıkımın içinde yapayalnız kalmıştı. 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yıl geçti. Geçen bir yılda hem egemenlerin ikiyüzlülüklerine hem de işçi sınıfının dayanışmasına tanık olduk defalarca.
Depremin ardından üç gün ortada görünmeyen devletin tepesindekilerin sorumluluklarını nasıl gizlediklerini, nasıl da hemen rant derdine düştüklerini, gülüştüklerini, protokol yarışına girdiklerini, dayanışma elini uzatanlara tehditler savurduklarını, kin ve nefretlerini üzerimize kustuklarını hatırlıyoruz değil mi? İnsanlar “devlet nerede?” diye sorarken egemenlerin ve onların devletinin yaptığı buydu. Acısını haykıranların acısını içine gömmesini isteyen, sesini çıkaranın sesini boğmaya çalışan, dayanışma elini uzatanların elini kırmaya çalışan bir kötülükle karşı karşıyaydık.
İnsanın yüreğini öfkeyle dolduran kötülüklere inat biz dayanışmayı, umudu ve direnci yeşertmeye çalıştık. UİD-DER’li işçiler olarak depremin ardından uluslararası dayanışma kampanyamızı başlatarak hızla seferber olduk. Deprem bölgesinde dayanışma merkezi kurarak gönüllü arkadaşlarımızdan oluşan ekipler kurduk. Depremzede emekçi kardeşlerimiz, gençler, kadınlar sadece ihtiyaç malzemeleri için değil sohbet etmek, dertlerini paylaşmak, bir işin ucundan tutmak için çadırımıza geldiler. Yaşanan süreç bize dayanışmanın ve mücadelenin ne kadar hayati olduğunu gösterdi. Ama en önemlisi kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen egemenlerin biz emekçilerin canını zerre kadar umursamadığını, hesap soramamanın bedelini her seferinde çok daha ağır bir şekilde ödediğimizi gösterdi.
Bir düşünelim. Yıllardır depremlerle sarsılan bu topraklarda her seferinde can verip toprağa giriyoruz, acılara gömülüyoruz. Tekrar tekrar toprağa gömdüğümüz acılarımızın bize bir şey anlatması gerekmez mi? Öyleyse kendimize soralım: Egemenlerin bizim canımıza kıymet vermediğini defalarca yaşayıp gördüğümüz halde bu durumu değiştirmek için biz bir şey yaptık mı? Elbette insan olarak üzüldük, öfkelendik, depremzede kardeşlerimizle dayanışma gösterdik. Yine de her seferinde bir şeyi eksik bırakmadık mı? 6 Şubat depremlerinde katran gibi kara günler yaşadıysak bunun nedeni, Gölcük’te, Düzce’de, Van’da, İzmir’de, Elazığ’da egemenlerin bize yaşattığı acıların hesabını soramamamız değil midir? Kanayan bir yaranın tamamen iyileşmesi için müdahale edilmesi gerekir. Yoksa o yara kabuk bağlamaz, kanamaya devam eder. Bizim yaralarımızı iyileştirecek olan merhem de mücadeledir, hesap sorma iradesini ve eylemini ortaya koymaktır.
Bir daha böyle acılar yaşamamak için cüret gösterip yaşanan acıların sorumlusu olan egemenlerden hesap sormalıyız. Aksi takdirde aynı acıları yaşamaya mahkûm oluruz!