İliç Maden Faciası Eylemleri: Kaza Değil Katliam!
İstanbul
14 Şubatta Anagold Madencilik’in ortaklarından Çalık Holding’in İstanbul Şişli’deki binası önünde ekoloji ve emek örgütlerinin gerçekleştirdiği ortak eylemde “Kaza Değil Katliam, İliç Ölüm Madeni Kapatılsın” pankartı açıldı. Ortak basın açıklamasını Doğa İçin Sanat Derneği’nden Göksen Ezeltürk gerçekleştirdi. Çöpler Kompleks Madeninin kapatılması için yıllardır siyasi iktidarın uyarıldığını, maden çalıştığı sürece bu felaketlerin kaçınılmaz olduğunun uzmanlar tarafından raporlarla ortaya koyulduğunu belirtti. Her seferinde iktidarın sermayeden yana tutum aldığını ifade eden Ezeltürk şöyle konuştu: “Yaşanan siyanür sızıntılarına rağmen geçici kapatma ve göstermelik para cezaları dışında ciddi bir yaptırımda bulunulmadı. Siyasi iktidar ÇED olumlu kararları, kapasite artışının kabulü, milyonlarca dolar vergi indirimi ile SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun vahşi madenciliği sürdürmesine göz yumdu!”
Bugüne kadar maden yüzünden meydana gelen zehirlenmelerin ve ölümlerdeki artışın örtbas edildiğine dikkat çeken Ezeltürk, tonlarca siyanür ve çok sayıda zehirli kimyasal kullanılan madenin üç katı büyütülmesi için son kapasite artışı talebine “ÇED olumlu” kararının dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından verildiğini belirtti. Ezeltürk, “Yaşanan tartışmasız ekokırım olup doğaya, tüm canlılara ve insanlığa karşı kasıtlı olarak işlenmiş bir suçtur. Çöpler Altın Madeni ve Anagold şirketi acilen kapatılmalıdır. Suça ortak olan tüm kamu görevlileri ve şirket yetkilileri hakkında soruşturma açılmalı ve yurtdışına çıkış yasağı getirilmelidir. Siyanür liçli madencilik yasaklanmalıdır. Ekokırım alanı, bağımsız gözlemcilerin denetimine açılmalı, delillerin karartılmasının önüne geçilmeli, süreç kamuoyuna açık biçimde yürütülmelidir” dedi. Süreci yakından takip edeceklerini ve sorumluların kanun önünde hesap vermelerini sağlayacaklarını ifade etti. Kurumlar adına yapılan konuşmaların ardından eylem sloganlarla son buldu.
Kocaeli
Maden faciasının protesto edildiği bir başka eylem ise Kocaeli İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ve Kocaeli Çevre Platformu’nun çağrısıyla İzmit yürüyüş yolunda gerçekleştirildi. Kocaeli İSİG Meclisi adına konuşan Selçuk Kaşgarlı, yaşanan tüm işçi katliamlarının hesabını sormanın, gerçek sorumluların cezalandırılmasının yolunun tüm emek ve demokrasi güçlerinin birlikte mücadele etmesinden geçtiğini belirtti.
Kocaeli Çevre Platformu adına söz alan Muammer Hakkı Ersöz ise yaptığı konuşmada, İliç’te siyanürle kirlenmiş toprağın nehir yatağına ulaşması ya da yeraltı sularına karışması durumunda büyük bir çevre felaketi olacağına işaret etti. Madenlerin, ulusal ve uluslararası sermayenin yağma alanı olmaktan çıkarılması gerektiğini belirten Ersöz “Tüm alanlardaki madencilik faaliyetleri ekosisteme zarar vermeyecek teknoloji ve yöntemlerle yapılmalı, ekosisteme zarar vermesi olası madenlerde daha önce verilmiş ÇED olumlu kararları gözden geçirilmelidir. İliç’te yaşanan felaketin tüm sorumluları yargı karşısında hesap vermelidir. Madenle ilgili tüm ÇED kararları iptal edilmeli ve işletme derhal kapatılmalıdır” dedi.
Ankara
Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Ankara Madenci Anıtı önünde de eylem yapıldı. Eylemde ortak basın açıklamasını Bağımsız Maden İşçileri Sendikası Ankara Temsilcisi Hüseyin Uğur Şahin gerçekleştirdi. Şahin, çevre kırımına yol açan siyanürle altın madenciliğinin işçi ve halk sağlığını olumsuz etkilediğini, 2022 yılında madende çalışan işçilerin çektikleri videolarla siyanürlü toprakta zorla çalıştırıldıklarını, baş ağrısı gibi sağlık sorunları çektiklerini dile getirdiklerini, yakın zamanda da işçilerin çatlakların varlığı konusunda şirketi uyardıklarını hatırlattı. İşçilerin her gün siyanürlü toprakta çalıştıkları yetmiyormuş gibi binlerce ton toprağın altında kaldığını ifade eden Şahin şimdi de arama çalışmalarının siyanür ve zehirlenme risklerine karşı hiçbir önlem alınmadan yapıldığına dikkat çekti.
İliç’e gitmek isteyen, madencilere ve ailelerine destek olmak isteyen emek ve meslek örgütü temsilcilerinin, hukukçuların ilçeye girişinin engellendiğini belirten Şahin şunları söyledi: “Anagold Madencilik şirketine devasa kapasite artışı onayları vererek maden alanını 3 kat arttıran, siyanür sızıntısından sonra madeni kapatmak yerine şirketin 7 milyon dolarlık vergi borçlarını silen, Bingöl-Yedisu aktif fay hattına rağmen madenin faaliyetine izin veren, madenin yarattığı yıkıma karşı toprağını korumak isteyen köylüleri medyada hedef gösteren herkes İliç ve işçi katliamının suç ortağıdır. İşçilerin iradesini ipotek altına almaya çalışanlar da bu suçun ortağıdır.” İşçilere Türkiye Maden-İş Sendikası’nı dayatan Anagold’a seslenen Şahin, “Ne emeğimizi, ne tarlamızı, ne suyumuzu, havamızı sermayeye kaynak etmeyeceğiz.Memleketin dört bir yanında işçiler patronlara ve sarı sendikalara karşı ayakta, halk evini, tarlasını, doğasını savunmak için ayakta. Bu iradeye inanıyoruz” dedi.
İliç maden faciasına karşı eylemler sürerken, Dersim’den Erzincan’a dayanışma için gitmek isteyenlere izin verilmedi, kente girişler 18 Şubata kadar yasaklandı. Doğa katliamlarına, işçi ölümlerine davetiye çıkaran, sermayenin önündeki engelleri kaldıran siyasi iktidarın, en ufak bir sese, dayanışma eylemine bile tahammül edemediğinin kanıtıdır bu engellemeler. İktidarın ve sermayenin bugün maden faciasında gösterdiği tutum dün depremde aldığı tutumun aynısıdır. İşçi ölümlerini, doğa katliamını durdurmanın yolu bu tutum karşısında örgütlülüğü büyütmekten geçiyor.