You are here
Bir Ana ile Tanışmak…
Kocaeli’den emekçi kadınlar
Bizler Gebze’den, Çayırova’dan, Darıca’dan işçi, emekçi kadınlarız. İşçi Dayanışması’nın Emekçi Kadın köşesini her ay dikkatle okuyor, okuduklarımız üzerine sohbet ediyoruz. Bu köşe sayesinde pek çok şey öğrendik, nice mücadeleci kadını, işçi sınıfının kadın önderlerini tanıdık, onların yaşamından ilham aldık. ABD’li işçilerin yürekten sevdiği, Jones Ana dediği Mary Harris Jones’la da böyle tanıştık. Sonra Dayanışma TV’nin İşçi Sınıfının Anası: Jones Ana belgeseliyle onu daha yakından tanıdık. Tıpkı ABD’li sınıf kardeşlerimiz gibi, bizler de Jones Ana’yı çok sevdik ve ona yürekten Jones Ana dedik. İşçi sınıfının evlatları için yaptıklarını düşündükçe onun gibi birer ana olmayı istedik. UİD-DER Kadın Komitesinden arkadaşlarımız, bizlere Jones Ana’nın anılarını okuduğunda, bu anılardan yararlanarak hazırlanan ve 8 Mart’a doğru yayınlanacak olan senaryoyu seslendirmemizi istediğinde çok mutlu olduk. UİD-DER vesilesiyle Jones Ana’yı daha yakından tanımaktan duyduğumuz mutluluğu paylaşmak ve onu sizlere kendi dilimizle anlatmak istedik.
Önce fotoğraflarda çiçekli şapkasıyla, içi parlayan gözleriyle, dimdik duruşuyla gördük Jones Ana’yı. O fotoğraflarda Jones Ana bazen bir grev alanında işçilere konuşma yapıyor, bazen bir işçi ailesinin evine konuk olmuş, bazen çocukların çoraplarını yamıyor. Kimi zaman grev alanında madencilerin eşleriyle, kimi zaman da çocuklarla birlikte uzun yürüyüşler yaparken bir kortejin başında. Sanki bugün de aramızdaymış gibi capcanlı. Aslında geçmişte verdiği mücadeleyle ve mirasıyla bugün de aramızda yaşamaya devam ediyor.
Yaptığımız seslendirme çalışmasıyla Jones Ana’yı çok daha yakından tanıma şansı bulduk, daha güçlü biçimde yanı başımızda hissettik. ABD işçi sınıfının boğuştuğu ağır sorunları öğrendik. Bu sorunlar karşısında kadınıyla erkeğiyle çocuğuyla bir olup patronlara karşı verdikleri mücadeleleri öğrendik. Sınıfsal hafızamızı kazanma, tazeleme şansı bulduk. Seslendirme metnindeki karakterlere büründük ve Jones Ana’yı adeta evlerimizde ağırladık, onunla sohbet ettik. Onu tanıdıkça özellikle çocuk işçilerin çok küçük yaşta çalıştırılmasının yasaklanması için verdiği mücadele hepimize örnek oldu. Kendi çocuklarını sarıhumma salgını sonucu kaybeden bir kadının dünyanın bütün çocuklarına nasıl sahip çıktığını gördük. Çocuklarımızı çok sevmenin onları bu düzende korumak için yeterli olmayacağını öğrendik. Aslında bir bakıma çocuklarımızı sevmeyi yeniden öğrendik. Jones Ana patronlara, “bizim çocuklarımız da sizinkiler gibi okula gitmeyi, güzel yemekler yemeyi, oyun oynamayı hak ediyor. Ama bunun yerine fabrikalara çalışmaya gidiyorlar. Adalet mi bu?” diye sorarken bizler de bugünün emekçi kadınları ve anneleri olarak aynı sorgulamayı yaptık. Bizim çocuklarımız artan yoksulluğumuz nedeniyle okullarına boş beslenme çantalarıyla giderken, okullarda baygınlık geçirirken, patronların çocuklarının nasıl bir servet içinde şımartıldığını ve bunun nasıl da gözümüze sokularak yapıldığını konuştuk. Bize bunları reva görenlerden hesap sormak için her şart ve koşulda daima mücadele etmek gerektiğini, çocuklarımıza güzel bir dünya bırakmak için, onlara tüm bu haksızlıkları yapanlardan hesap sormak için daha fazla örgütlenmemiz gerektiğini bir kez daha fark ettik. Jones Ana’nın çocuklarımızın üzerinde çok hakkı ve emeği var, bu gerçeği yüreğimizde hissettik ve bunu pek çok defa dile getirdik.
Jones Ana’nın mücadele deneyimlerinden bugün bizlere aktarılanlar sadece yüreklerimize girmekle kalmadı, aynı zamanda bilincimize de girdi. Jones Ana, grevdeki işçilerin yoksul evlerini ziyaret ettiğinde biz de girdik o evlere ve oradaki emekçi kadınların yaşadığı zorlukları, çektiği acıları biz de onlarla paylaştık. Adları ya da konuştukları dil ne olursa olsun kendimizi onlarla kardeş gördük. Verdikleri mücadeleleri yürekten destekledik ve örnek aldık. Egemenlerin bizleri ayrıştırmak, düşmanlaştırmak için her dönemde pek çok yol ve yöntem denediğini, ancak sınıf geçmişimizi öğrenerek ve oradan aldığımız derslerle geleceği değiştirebileceğimizi bir kez daha bilince çıkardık. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar emeğiyle geçinen insanların kadınıyla-erkeğiyle işçi sınıfı ailesinin bir parçası olduğunu birbirimize hatırlattık.
Bizler Jones Ana’nın verdiği mücadeleyi çok kıymetli buluyor, sahipleniyoruz. Ne mutlu bizlere ki UİD-DER sayesinde yaşadığı zorluklar ve acılar karşısında kararlılıkla direnen mücadeleci bir kadınla, Jones Ana’yla tanıştık. Jones Ana ile tanışmak; geçmişten bugüne sınıf bilincimizi kazanmamıza yardımcı oldu. Bugünden yarınlarımızı kurmak için sürdüreceğimiz kararlı mücadelemizde bizlere umut ve direnç kaynağı oldu, olmaya devam edecek.