You are here
Yaşıyoruz Sanıyoruz
Gebze’den kadın metal işçisi
“Aynı zil sesleriyle uyanmak uykulardan
İki kara zeytin tanesi atıştırmak
Hep aynı yollardan geçmek mi yaşamak?
Bir masanın, bir tezgâhın başında tüketmek bir günü daha
Hep aynı otobüslerde yorgun yüzlere eklenmek mi?
Akşamlarında bir kara kutuda yitirmek mi anlamı?
Aynı saatlerinde yatıp gecelerin hep aynı şeylere uyanmak mı?”
Elif Çağlı bu dizelerinde tam da bizim yaşadığımız hayatı anlatmış. Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok çalışıyoruz? Yaşamak için mi? Eğer öyleyse bu nasıl yaşamaktır?” Sabahın köründen gecenin bir yarısına kadar bitmek bilmeyen bir iş yoğunluğu içinde harcanıp duruyor hayatımız.
Çalıştığımız halde aldığımız ücret, temel ihtiyaçlarımızı karşılamaya bile yetmiyor. Çalışıyoruz çalışmasına ama yine de yetişemiyoruz. Bazı şeylerin adını biliyoruz ama tadını unuttuk… Canımızın istediğini canımız istediği zaman alamıyoruz. Her şeye yetişmek için daha çok çalışıyor, hayatımızdan ödün veriyoruz. Biz işçilerin hayat mücadelesi vermekten başka “yaşam tarzı” yok gibi. Ama patronların hayata dair böyle bir derdi yok, böyle kaygıları yok. Onlar bu hayata sanki hayatın tadını çıkarmak için gelmişler. Dünyayı gezmek, istedikleri yere canlarının istediği zaman gitmek, hesap kitap yapmadan harcamak, gelecek kaygısı duymadan yaşamak... Evet, onlar için hayat tam da böyle.
Biz ise birkaç gün bir yere gitsek, o birkaç gün için ne kadar hesap kitap yapıyoruz! Oradan buradan kısarak bütçe ayırıyoruz. Ha bütün bu ayırdığımız bütçe ise başka bir patronun kasasına doluyor. Biz ise tekrar başa dönüyoruz. En çok çalışan emek veren biz işçiler bu hayatı daha ne kadar böyle yaşamaya devam edeceğiz? Elif Çağlı’nın dizeleriyle başladık, yine onunla bitirelim.
“Değil be kardeşim değil,
Böylesi yaşamak değil.
Yaşamak, yeşermek bitkiler gibi,
Yaşamak, dönüşmek geleceğe.
Güçlü ellerle kavrayıp çelişkiyi
Birlikte dövüşüp, birlikte büyütmek geleceği.”