You are here
Öğretmenler Ülke Genelinde Şiddete Karşı İş Bırakarak Eylem Yaptı
İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Çeşitli eğitim sendikaları, 8-9 Mayısta eğitim emekçilerine yönelik şiddete karşı ilk derse girmeme, kokart takma eylemi ve pek çok şehirde açıklamalar yaptılar. 10 Mayısta ise öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’den Ankara’ya Türkiye’nin dört bir yanında iş bıraktılar. Kent merkezlerine ve il milli eğitim müdürlüklerine yürüyerek basın açıklaması yaptılar.
Ankara’da binlerce öğretmen, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), Hürriyetçi Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası (Hürriyetçi Eğitim-Sen), Anadolu Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Sendikası (Anadolu Eğitim-Sen) ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının çağrısıyla Milli Eğitim Bakanlığı önünde toplandı. “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek”, “Yaşasın Öğretmen Dayanışması”, “Susma Haykır Şiddete Hayır”, “Gerici Irkçı Eğitime Hayır”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarını atarak ve sık sık “Bakan Tekin İstifa” çağrıları yaparak TBMM önüne yürüdüler. “Can Korkusuyla Eğitim Olmaz Yaşamak İstiyoruz Yeter Artık!” yazılı pankartın taşındığı yürüyüşün ardından TBMM önünde basın açıklaması yapıldı.
İstanbul’da yapılan eyleme Eğitim-Sen, Özel Öğretmenler Sendikası, DİSK ve TTB’den yöneticiler, temsilciler katıldı. Beyazıt tramvay durağında buluşan kitle İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne yürüdü. UİD-DER’li öğretmenler ve öğrenciler de yürüyüşte yerini aldı. “Güvenli Eğitim Güvenli Gelecek”, “Şiddete Ceza Öğretmene Güvence”, “Sorunların Sebebi Eğitim Sistemi” sloganları atıldı.
Kocaeli Gebze’de ise Eğitim Sen Kocaeli 2 No’lu Şubenin çağrısıyla gerçekleştirilen eyleme demokratik kitle örgütlerinin, emekten yana siyasi partilerin yanı sıra Birleşik Metal-İş, Petrol-İş, Nakliyat-İş ve Tekgıda-İş üyesi işçiler ile UİD-DER’li işçiler katıldı.
Yapılan tüm eylemlerde ortak basın açıklaması okundu. Öğretmenlere uygulanan şiddetin sorumlusunun siyasi iktidarın eğitim politikaları olduğu şu sözlerle vurgulandı: “Millî Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırdığı koşullarda, savaşlarda bile hedef alınmayan eğitim emekçileri okullarda şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir… Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur.”
Açıklamada “Bugün eğitim emekçilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması işte bunların eseridir. Bunun için atılması gereken ilk adım bu zihniyetin kökten değişmesidir” denilerek yapılması gerekenler şöyle sıralandı:
- Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenler ortaya çıkarılmalı, eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır.
- Okulda şiddetin son bulması için MEB’i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırıyoruz.
- Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır.
- Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanmalıdır.
- Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır.
- Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır.
- Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK’ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır.
- İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine şiddetin çağ dışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam dersleri içeren öğretim programları hazırlanmalıdır.
Çocukların ve gençlerin MESEM uygulamasıyla sermayeye ucuz işgücü yapılmasına ve iş cinayetine kurban gitmelerine de tepki gösterilerek “Bizler gibi öğrencilerimizin “çocuk işçilikle” öldürülmesine de bir an önce son verilmesini istiyoruz. Çocuklar sermayenin ucuz işgücü değildir ve bizler de sermayenin ihtiyaçlarına ucuz işgücü yaratacak eğitimciler değiliz” denildi.
Ebe ve Hemşirelerden Hastane Önünde Eylem