You are here
Soma’dan Bugüne Acımız ve Öfkemiz Büyüyor!
Bugün 13 Mayıs 2024. Soma madenci katliamının 10. yıldönümü. 10 yıldır dinmeyen bir acı ve öfkedir Soma Türkiye işçi sınıfının kalbinde. Çünkü Soma’nın hesabı sorulmadı, çünkü Somalar devam ediyor, çünkü kapitalistlerin kâr hırsı yeni Somaların zeminini döşüyor!
Soma’da madeninin zifiri karanlığında yitip giden 301 canın ardından o canların aileleri, sevenleri acıya boğuldu. Binlerce yaşam karardı. Soma bir daha aynı Soma olmadı. Peki ya, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almadıkları için, işçileri tehlikeli koşullarda çalışmaya zorladıkları için hesap vermesi, cezalandırılması gerekenler? Onlar mahkeme salonlarına koruma altında geldiler, duruşmalarda madenci yakınlarına hakaretler ettiler, ödül gibi cezalar aldılar. Yaşattıkları acıların hesabını vermeden yaşamlarına devam ettiler.
Madenin yöneticileri iş güvenliği konusunda hiçbir eksikleri olmadığını, her şeyin mevzuata uygun olduğunu ileri sürdüler. Tüm denetimlerin yapıldığını söylediler. Hiçbir eksiklik yoktu da 301 işçi neden öldü, bunu açıklama gereği bile duymadılar. Bu yöneticilerin pek çoğu dava sürecinde tahliye edildiler. Soma Holding patronlarından Can Gürkan katledilen madenci başına 8 gün hapis cezası aldı. Alp Gürkan katliamın “sabotaj” olabileceğini ima etti. Kömürün tonunun maliyetini 140 dolardan 24 dolara düşürmekle övünen Gürkanlar aradaki farkın bedelini işçilerin canlarıyla ödediği gerçeğini gözlerden gizlemek istedi. “Bu olay üç dört ay sonra olsaydı işçiler ölmeyecekti çünkü yaşam odaları yapacaktık” şeklinde palavralar atan, yaşam odalarını niye yapmadıklarını açıklamayan, bunun hesabını vermeyen Soma patronları mahkemede asıl mağdurun kendileri olduğunu söyleyecek kadar ileri gittiler. Vicdansızlıkta sınır tanımadıklarını gösterdiler. Dönemin başbakanı Erdoğan “bu işin fıtratında var” diyerek işçi ölümlerini sıradanlaştırmaya çalıştı. Başbakanlık Müsteşarı Yusuf Yerkel’in madenci yakınına savurduğu tekmelerse iktidarın işçi düşmanlığının sembollerinden biri oldu. Sermaye sınıfı fıtratında dizginsiz kâr hırsı ve vicdansızlık olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Ne acı ki işçi sınıfı, birlik ve dayanışmasının zayıf olması nedeniyle bu zulmün hesabını soramadı, yeni katliamlar gerçekleşmesine engel olamadı. Toplu işçi katliamları da iki ayda bir Soma kadar işçinin öldüğü anlamına gelen tekil iş cinayetleri de devam etti, ediyor. Soma madenci katliamının ardından İşçi Dayanışması “Acımız ve Öfkemiz Büyük” başlığıyla çıkmıştı. Acımız ve öfkemiz bugün de büyük ve daha da büyümeye devam ediyor. 301 madenci kardeşimizin ve iş cinayetlerinde yitirdiğimiz tüm işçi kardeşlerimizin acısı büyümeye devam ediyor. Soma’dan Ermenek’e, Amasra’dan İliç’e, tersanelerden inşaatlara, tarlalardan fabrikalara işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayan patronlara öfkemiz büyümeye devam ediyor!
İşçiler örgütlendiklerinde, işçi sınıfı haline geldiklerinde ortak acılarını birlikte hesap sorma bilincine, haklı öfkelerini örgütlü bir tepkiye dönüştürebilirler. Sermayenin ve iktidarın saldırılarına birlikte karşı durabilir, iş cinayetlerine son verebilirler. O halde tek tek işçiler olmaktan çıkıp işçi sınıfı olarak birleşmek için harekete geçelim, dayanışmamızı, mücadelemizi güçlendirelim.