You are here
Telefona Yansıyan Çaresizlik: Asıl Çözüm Nerede?
İstanbul’dan bir kadın işçi
Ben bir kamu kurumunun çözüm merkezinde çalışan bir kadın işçiyim. Çeşitli sorunlar dinleyip o sorunlara kurum adına çözüm bulmaya çalışıyorum. İnsanlar yeri geliyor öylesine arayıp kapatıyorlar, yeri geliyor alakasız konular için ya da çözüm bulamayacağım sorunlar için arıyorlar. Ancak çoğunlukla arayan kişilerin yoksullukları telefona yansıyor, çözüm arayışları ağlayışlara, yardım çığlıklarına dönüşüyor. İşin gereği dinlemek ve çözüm bulmakken, birçok olay çözümsüz kalıyor.
Geçenlerde çalan telefonu “Merhaba, sizlere nasıl yardımcı olabilirim” diye açtığımda karşımda bir kadını feryat figan ağlarken buldum. Onu telefonda sakinleştirip ne istediğini, konunun ne olduğunu sorduğumda bir anne olduğunu, kızının öldürülüp denize atıldığını söyledi ve şöyle devam etti: “Başka kadınlar ölmesin, benim kızım daha çok gençti. Benim yavrumun katilleri başka kadınlara zarar vermesin diye yetkili birilerini arıyorum.” Önce boğazım düğümlendi ve anladım ki karşımdaki haberlere de konu olan Büyükçekmece’de vahşice öldürülüp halıya sarılarak denize atılan 24 yaşındaki Sedef Güler’in annesiydi. Önce çok üzgün olduğumu söyledim ve baş sağlığı diledim. Kadın hıçkırıklara boğularak konuşmaya devam etti: “Kızımın ayağına taş bağlayıp öyle atmışlar. İçim yanıyor. Ben bu acıya nasıl dayanacağım? Beni kızımın hakkını aramam için yetkili birine aktar. Çaresizim ondan kurumları arıyorum.” Ben de yönlendirmelerimi yapıp telefonu kapattım.
Telefonu kapattıktan sonra “işte kapitalizm bu” dedim. Bu sistemde işçinin, doğanın, kadının, çocuğun kıymetinin olmadığını ve bu kahrolası düzenin bu nedenle yıkılması gerektiğini bir kez daha düşündüm. Erkek egemen zihniyet ve iktidarın politikaları sonucunda kadın cinayetleri giderek artıyor. Bunun yanı sıra şiddet genel olarak yayılıyor. Kapitalizm çarkı bozuk bir düzendir. Sömürü düzeni kapitalizmde sağlam çarktan bahsedemeyiz. Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor. İşçi sınıfının önderleri kapitalizmin insanın insan gibi yaşayabileceği bir düzen olmadığını boşuna söylemiyorlar. Aslında bütün sorunlar dönüp dolaşıyor bir noktada birleşiyor. İşçi sınıfı olarak yaşamı çekilmez kılan bu sistemin karşında mücadele etmediğimiz sürece sistem toplumu yıkıma doğru sürüklemeye devam edecek. İnsan kalabilmek tek başına iyi olmakla artık mümkün değil. Ancak örgütlü olduğunda, bu düzene boyun eğmeyen insanlarla yan yana geldiğinde, onlarla dayanışma içinde olduğunda mümkün olabiliyor. Bütün sorunlarımızın çözümü buradan geçiyor.