You are here
İsrail’de Yüz Binler Ateşkes Talebiyle Meydanlara Çıktı!
İsrail devletinin 7 Ekimden bu yana Filistin halkına yönelik sürdürdüğü katliam dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler tarafından protesto ediliyor, meydanlarda barış talebi yankılanıyor. İşçi ve emekçiler İsrail devletine, savaşı körükleyen egemenlere karşı öfkelerini, Filistin halkıyla dayanışmayı büyütüyorlar. Faşist Netanyahu hükümetinin baskı ve zorbalıklarına rağmen İsrailli işçi ve emekçiler de savaşa karşı meydanlara çıkmaktan geri durmuyorlar.
1 Eylül Dünya Barış Gününde, İsrail’de şu ana kadarki en kitlesel protesto gerçekleşti. İsrailli emekçiler, Tel Aviv, Kudüs ve pek çok şehirde polis barikatlarını aşarak alanlara aktılar. On binlerce işçi ve emekçi savaşın başladığı günden bu yana, rehinelerin serbest bırakılması için ateşkes ve anlaşmaların yapılmasını, savaşa son verilmesini talep ediyor. Emekçilerin taleplerine kulaklarını tıkayan İsrail devleti, 31 Ağustosta Refah bölgesinde altı rehinenin cesedinin bulunduğunu açıkladı. Bunun üzerine 300 binden fazla işçi ve emekçi meydanlara çıkarak, “Baştaki sensin, suçlu sensin!” diyerek Netanyahu hükümetine olan öfkelerini dile getirdi. Kudüs’te başbakanlık ofisi önünde toplanan emekçiler, “Ceset torbaları değil, ateşkes istiyoruz!” sloganları eşliğinde yürüdü, başkent Tel Aviv’de ise anayolları kapattı. İşçi ve emekçileri durdurmak isteyen İsrail devleti, bir kez daha polis şiddetine başvurdu. Ancak acılı aileler ve emperyalist savaşa karşı barış talebini yükselten işçiler, eylemlerine devam ettiler.
Öte yandan ülkenin en büyük işçi sendikası olan Hisdatrut sendikasının çağrısıyla 2 Eylülde genel grev düzenlendi. İsrail’in en büyük havalimanı olan Ben Gurion Havalimanında uçuşlar ertelendi, özel sektör işçileri ve kamu emekçileri eğitim, finans, sağlık ve daha pek çok alanda iş durdurdu. “Kayıtsız kalamayız” diyen esnaf da greve destek vererek kepenk kapattı. Grevin etkisini kırmak, işçi ve emekçilerin mücadelesini, birliğini ve dayanışmasını engellemek isteyen İsrail devleti, birbiri ardına açıklamalar yaptı. Maliye Bakanı greve katılanların maaşlarında kesinti yapılacağını söyledi, Netanyahu eyleme destek olanları “Hamas destekçisi” ilan etti. Ancak işçi ve emekçiler savaşa son verilmesi, kalıcı bir ateşkes karşılığında esirlerin geri getirilmesi talepleriyle mücadelelerine devam ediyorlar.
Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 40 bini aşkın Filistinli İsrail devletinin ve onun destekçisi emperyalist güçlerin silahları altında can verdi. Halklar birbirine düşman ilan edildi. Ancak esas düşmana, sömürücü egemenlere karşı öfkesi büyüyen İsrailli emekçiler, ailelerinin ve binlerce masum insanın savaşa kurban edilmesini kabul etmiyorlar. Savaş karşıtı tüm seslerin bastırılmasını isteyen İsrail devleti ise tehditler savuruyor, her türlü zorbalığı, şiddeti uygulamaktan geri durmuyor. Ama korku duvarları ne kadar yükseltilirse yükseltilsin, vicdanı ve aklıyla hareket eden işçi ve emekçiler sessiz kalmayı kabul etmiyorlar. Kitlesel eylem ve grevlerle İsrailli işçiler, dünyanın dört bir yanında ise milyonlar meydanlara çıkarak emperyalist savaşa ve sömürücü egemenlere karşı mücadeleyi yükseltmeye devam ediyorlar.