You are here
Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
İstanbul’dan sağlık işçileri
Şair “Kuşların vurulduğu zamandır şimdi” demiş. Gerçekten de haksızın haklı, hırsızın namuslu, haydudun yiğit sayıldığı zamandır şimdi. Her gün yeni bir “bu kadarı nasıl olur?” sorusuyla başlıyoruz güne.
Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir tekstil patronu ve oğlu, emniyet şeridinden giden ambulansın önünü kestiler. Bu da yetmedi hasta var mı diye kontrol etmek istediler. Ambulans sürücüsü kalp krizi geçiren bir hastayı taşıdıklarını söylediği halde sağlık çalışanlarına saldırdılar. Tedavi bekleyen insanın ölümüne sebep olabileceklerini zerre kadar düşünmediler. Yaraladıkları sağlık çalışanı kanaması olduğu halde hastayı hastaneye yetiştirmek için çabaladı. Saldıranlardan biri serbest bırakıldı, diğeri ise şimdilik tutuklandı.
Bir başka şairin dediği gibi onlar serpilip gelişen hayatın düşmanı. Onlar minicik bebeklerin bile düşmanı. Özel hastanelerde yaşananlara şahit olduk yakın zamanda. Onlarca bebeğin ölümünü dinledik ses kayıtlarından. Buz dağının sadece görünen kısmıydı bu ortaya çıkanlar. Nitelikli, erişilebilir, ücretsiz sağlık hizmeti tüm işçi ve emekçilerin hakkıyken, özel hastane patronlarının kâr hırsından kaybettik küçücük bebekleri. Türlü oyunlarla SGK’dan milyonlarca lira özel hastane patronlarına akıtılırken denetim yapmayan iktidarın bu soyguna göz yumduğunu öğrendik. Buna karşılık devlet erkânından tek bir kişi sorumluluk almadı, tek bir istifa dahi olmadı. Adı geçen bazı hastanelerin kapısına mühür vuruldu o kadar. Para için sağlık bile satılır hale geldiğinden tüm bunlar kaçınılmaz sondur. Çetelerin, mafyaların cirit attığı, mallara çökülen, alenen kara para aklanan bir ortamda hastanelerde de çeteleşmenin oluşması, yolsuzlukların yapılması şaşırtıcı değil.
İnsan düşünmeden edemiyor bu rahatlık, vurdumduymazlık, aymazlık nereden geliyor? Bu cesareti nereden alıyorlar? Biliyoruz ki yaşadığımız sistemde sermayenin vicdanı, dini, insani değeri yoktur, tek değeri kârdır. Bebekler ölmüş, kadınlar katledilmiş, doğa talan edilmiş zerre kadar umurlarında değil. Ama cüretlerinin kaynağı sadece sermayenin fıtratı değildir. Suçluların cezasız bırakılması, onlardan hesap soracak bir mekanizmanın olmamasıdır. Hakkını arayanın karşısına dikilen devlet, bütün gücüyle sermaye sahiplerinin arkasında duruyor. İşte bu yüzden onlarla aramızdaki ayrım gece ile gündüz kadar nettir. Doğru olan, haklı olan ve vicdanı olan biziz! Onların kudreti düzenlerinden geliyorsa bizim kudretimiz haklılığımızdan ve örgütlü gücümüzden geliyor. Elbet bir gün hesap soracağız.