You are here
Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu

Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen pazarlıklar gösterilir. Türkçeye, Borunu Öttür olarak çevrilen Mark Herman’ın yazıp yönettiği Brassed Off filminde geçen bu sahne, kasabanın tek iş sahası olan madenin kapatılmasıyla canlılığını yitiren Grimley kasabasının hayata müzikle bağlanan madencilerini gösterir.
İngiltere’de Thatcher hükümetinin işçi sınıfının haklarına dizginsizce saldırdığı, işten atmaları ve emekçilerin sırtındaki vergi yükünü arttırdığı, sendikasızlaştırmayı hızlandırdığı 1980’li yıllardır. Hükümet, maliyetli olduğu gerekçesiyle kömür madenlerini kapatmak için harekete geçmiştir. İşçi düşmanı hükümete meydan okuyan maden işçileri ise bir yıl boyunca kitlesel grevlerle madenlerin kapatılmasına karşı mücadele vermiştir. Fakat hükümetin grevci işçilere ve ailelerine uyguladığı şiddet had safhadadır ve sendikaların gücünü yitirdiği koşullarda madenciler ağır bir yenilgi almıştır.
İlerleyen dönemde onlarca maden ocağı kapatılır ve 250 bin insan geçimini sürdürebileceği bir işten yoksun kalır. Tek geçim kaynaklarını yitiren madenciler, işsizliğin ve büyük borç yüklerinin altında ezilir, işçi aileleri açlıkla, hastalıklarla boğuşmaya, intihar vakaları artmaya başlar. “Toplum diye bir şey yoktur. Erkek ve kadın bireyler ve aileler vardır” diyen başbakan Thatcher’ın politikaları bireylerin yaşamlarını, aileleri paramparça eder. Çünkü aynı Türkiye’de olduğu gibi İngiltere’de de iktidar işçi sınıfının sırtından kapitalistleri daha da zenginleştirme motivasyonuyla hareket etmektedir.
Böyle bir dönemi aktaran filmde, umutları kırılmış madenciler, yaşadıkları zorluklara dayanma gücünü müzikten ve dayanışmadan alırlar. Grimley kasabasının madencilerden oluşan bando takımının şefi Danny aynı zamanda ömrünü madende geçirmiş işçilerden biridir. Danny’e göre maden kapanacaktır ama madenci bandosu devam etmelidir. Bu bandoyu ayakta tutmak, ciğerleri kömür tozuyla dolmuş Danny için bir onur meselesidir. Bu nedenle düzenlenen yarışmaya katılmak ve bando takımıyla büyük ödülü kazanmak ister.
Fakat Danny tüm madenciler gibi yıllarca soluduğu kömür tozundan ciğerleri bitmiş şekilde hastaneye düşer. İşlerini, evlerini, ailelerini, ümitlerini kaybeden madenciler, onun yokluğunda artık müziği bırakmak isterler. Fakat Danny’nin müziğe olan tutkusunu bilen oğlu ve arkadaşları onun ölüme mutlu gitmesini isterler, bandoyu tekrar bir araya getirir ve yarışmada ödülü alıp ona getirmek için harekete geçerler.
Onların yoluna devam etmesini sağlayan şey birlikte çaldıklarında üretebildiklerini, insan olduklarını yeniden hissetmeleridir. Dayanışmayla örülü bir amaca bağlanmalarıdır. Işıklı baretlilerin amaçları, melodileri el birliği ve uyumla yankılandırmak, bunu yine yapabileceklerini dosta düşmana göstermektir ve öyle de olur. Danny hastanede yatarken, Grimley bandosu görkemli salonda yerini alır ve madenciler ailelerinin gözlerine bakarak sevinçle çalarlar enstrümanlarını.
Nihayetinde büyük ödülü kazanan Grimley Madenci Bandosunun ödül konuşmasını bu görkemli konseri görmek için hasta yatağından kalkıp gelen bando şefi Danny yapar. Şöyle der: “Arkamdaki grup size bu kupanın benim için dünyadaki her şeyden daha önemli olduğunu söyleyecektir. Ama yanılıyorlar! Gerçek şu ki müziğin önemli olduğunu sanıyordum. Ama öyle mi? İnsanların önemiyle kıyaslanamaz bile…” Danny’nin konuşması insanı değersizleştiren bu düzene bir başkaldırıdır adeta.
İşten atılan, sendikasızlaştırılan işçiler, deprem bölgelerinde geçim kaynakları ellerinden alınan emekçiler, üç kuruşla sefalete itilen emekliler, atıl bırakılan, geleceksizliğe sürüklenen gençler, göç yollarında savrulan hayatlar, savaş yangınında gözlerinin ışığı sönen yüzbinler… Yani kapitalist düzende değersiz görülen, hiçe sayılan milyarlarca insan… Egemenler insanlığın umut kırıntılarını da ellerinden almaya çalışıyor. Ama her şeye rağmen insanlık onuruyla yüklü yürekler, dayanışmayı, kardeşliği, eşitliği, özgürlüğü savunanlar bir araya gelmekten, direnmekten, umudu büyütmekten vazgeçmiyorlar. Burada ve dünyada grevlerde, meydanlarda yükselen sloganlar terk edilmeyen büyük bir bandonun varlığını, bu bandonun susmayacağını, işçi sınıfının mücadelesinin durdurulamayacağını gösteriyor. Ne mutlu haklılığı haykıran bandoya bir ses daha katanlara…