You are here
Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
İzmir’den emekli bir işçi
Sevgili işçi kardeşlerim, Selçuk İzmir’in güney tarafında son ilçesidir. Daha Selçuk merkeze vardığımızda, gördüğümüz tarihi kalıntılardan pek çok medeniyete beşiklik ve ev sahipliği ettiğini anlarız. Selçuk merkezden sol tarafa gittiğimizde masmavi denize, Pamucak plajına varırız. Sağ yoldan devam ettiğimizdeyse dik bir yamaçtan sarp yollardan Efes Müzesi, St. John Bazilikası, Artemis Tapınağı, Meryem Ana Evi, Ayasuluk Kalesi, Şirince köyüne varırız. Şimdiye değin gelip, gezip görmüşler hayran kalmıştır. Ama bu ilçede 5 küçük kardeşin parasızlıktan yanarak can verdikleri de duruyor zihnimizde. Selçuk merkezinde bu tarihi yerler tabelalarla gösteriliyor. O direğe bir de “5 çocuk yaşamadan öldürüldü” tabelası asılmalı. Asılmasa da bizim yani işçi sınıfının insanlarının zihnine kazınmalı.
Sayısız medeniyete beşiklik ve ev sahipliği etmiş kent, en büyüğü 5 yaşında olan 5 kardeşe çok kısa bir süre ev sahipliği edebildi. Pek çoğunuz hatta belki de hepiniz bu 5 insan yavrusunun ev değil parasızlıktan sığındıkları bir barakada elektrik sobasından çıkan yangında yanarak can verdiklerini gördünüz, okudunuz. Bir de 5 minik insan yavrusunun cansız bedenleri yan yana diziliyken, “her şeyi paraya bağlıyorsunuz” diyen ar damarı çoktan yok olmuş bir kadının sözlerini duyup dinlediniz. AKP’li Özlem Zengin de bir kadın, bir ana. Ama burjuva sınıfa mensup bir ana ve kadın. Bu ahlaksızlar hurda toplayarak 5 çocuğuna bakmaya çabalayan yoksul, acılı anayı “yaşam tarzı” diyerek suçlayabiliyorlar. Para yani çok para için bu ahlaksızların yemedikleri herze yok oysa.
Sevgili işçi kardeşlerim, analık da sınıfsaldır. Sermaye sınıfı burjuvaziden ve onların siyasetçilerinden ahlak, vicdan, yürek acısı, zihin sancısı, yani insanlık beklemenin beyhude olduğu açık ve nettir. Onların bizim sınıfımızın insanları için yalancıktan akıtacakları gözyaşı da timsah gözyaşlarıdır.
İşçi sınıfının anaları da, babaları da, evlatları da 5 minik yavrumuzun acısını kendi evlatlarımız gibi yaşadık. Aynı öncesinde katledilen çocuklarımızın acısını yaşadığımız gibi. Bu evlatlarımızın katili olan, her şeyi paraya bağlayan sermaye düzenine öfkeliyiz. Bu iğrenç sömürü düzeni var olduğu müddetçe parasızlıktan, açlıktan, evsizlikten, sağlıksızlıktan insan yavruları yaşamadan hayattan kopartılmaya devam edecekler.
Biz milyonlarız, milyarlarız. Yani dünya nüfusunun yüzde 99’uyuz. Yani akıl alır gibi değil, yüzde 1’lik sömürücü egemenler yüzde 99 olan bizleri iliklerimize dek sömürür. Aç bırakır, hasta eder. Bebeklerimizi bile öldürüyorlar. Bunun asıl nedeni bizim sınıf olarak bir bütün olarak örgütlü olmamamızdan başka bir şey değil. Bu aşağılık, iğrenç para düzenini yıkmak için gerçekten örgütlü bir güç haline gelmekten başka bir çıkar yolumuz yoktur.