You are here
Servis mi Eziyet mi?
Gebze’den bir kadın metal işçisi
![](https://en.uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin servisini kaçırmamak için. Biz işçi kadınlar beş dakikanın bile ne kadar kıymetli olduğunu bu zamanla olan yarışımızdan biliriz.
Kalabalık büyük bir metal fabrikasında çalışıyorum. İşyerinin onlarca servisi var. Patron servis maliyetini fazla bulduğu için sürekli servis şirketini değiştiriyor. Servis şirketi de tabi ki kendi maliyetini düşürmek için az servis aracı ile iş yapmanın hesabını yapıyor. Oturduğum yerden işyerine gitmek on beş dakika. Ama servis aracı mahalle mahalle dolaşıyor. Fabrikalar şehir merkezinin dışında. Trafiği de düşünecek olursak işe gitmek elli beş dakikamızı alıyor. Bu durumdan bütün işçiler çok rahatsızız. Sürekli kendi aramızda konuşup duruyoruz. Çare olarak servise daha erken binmek isteyenler oluyor. Çünkü işyerine erken gelip bir bardak çay içmek, rahat rahat giyinmek, nefes almak istiyorlar. Hızlıca giyinip üretime girmek iş kazalarına da sebep olabiliyor. Bütün bunlar konuşulurken emekli bir abi şunları söyledi: “Filler yukarda ceplerinden daha az para çıksın diye tepişiyor. Olan biz aşağıda karıncalara oluyor.”
Biz karınca isek karıncalar toplu olarak hareket ederler. Tek başına dolaşan ya da çalışan karınca gördük mü? Örgütlenip bir araya gelmedikten sonra sorunlarımızı çözüme ulaştıramayız. Tek tek çare aramak, sadece günü kurtarmaktır. Biz günü değil yaşamımızı kurtarmak zorundayız. Çalışma koşullarımızı düzeltmek için birlikte hareket etmek zorundayız.