You are here
KESK’ten Çalışma Bakanlığı Önünde TİS Eylemi

4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi doğrudan ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin ilk oturumu 28 Temmuzda gerçekleşti. Görüşme öncesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde açıklama yapan KESK, kamu emekçilerinin taleplerini ve tepkisini dile getirdi.
Basın açıklamasını KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak yaptı. Bakanlığın keyfi bir biçimde TİS görüşmesini 4 gün öne çekmesini eleştiren Koçak, “kendi yaptığı yasayı ayaklar altına alanları ve bu hukuksuzluğa seyirci kalarak onaylayanları buradan kınıyoruz” dedi. Siyasi iktidarın yıllardır yaptığı her yasal düzenlemede, mevzuat değişikliğinde emekçilerin taleplerini yok saydığını, “ben yaptım oldu” anlayışıyla hareket ettiğini belirtti.
Koçak, kamu emekçilerinin derin bir yoksulluk, sefalet, güvencesizlik, angarya çalışma, vergi yükü, torpil ve ayrımcılık gibi yüzlerce sorunla karşı karşıya kaldığını söyledi. Hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçilerinin ve emeklilerin bu garabet sistemden dert yandığını belirtti. Emekçilerin biriken sorunlarının çözümü için bir çıkış yolu aradığını ifade eden Koçak şunları söyledi: “Dolayısıyla bir kez daha altını çiziyoruz. Gerçek, evrensel, bir toplu pazarlıkla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan, tüm haklarımızın işverene ve onun konfederasyonuna-sendikalarına teslim edildiği, bizlerin yok sayıldığı bu oyun devam ettiği sürece yaşadığımız sorunların çözülmesi mümkün değildir. Gerçek bir toplu sözleşme düzeni grev hakkı olmadan düşünülemez!” Koçak, en düşük kamu emekçisinin maaşının yoksulluk sınırı üzerinde olması gerektiğini belirtti. Buna göre ilk olarak Temmuz 2025 maaşlarının 85 bin liranın üzerine çıkarılmasını, Ocak 2026 itibariyle ise en düşük maaşların 100 bin liraya çıkarılmasını talep ettiklerini ifade etti.
Koçak, tüm kamu emekçilerine verilen seyyanen ödenek tutarının taban aylık katsayısına dâhil edilmesi ve mevcut emeklilerin aylıklarına yansıtılması, eş yardımı ve çocuk yardımının arttırılması, konut sahibi olmayanlara kira desteği verilmesi, yemek çıkmayan işyerlerinde yemek yardımı yapılması, ücretsiz servis olanağının sağlanması, bunun olamadığı koşullarda toplu taşımadan ücretsiz yararlanma hakkı ve yakacak yardımı verilmesi taleplerini de dile getirdi.
Milyonlarca emeklinin sefalete sürüklendiğini, bu nedenle emekçilerin emekli olmak yerine yaş haddi sınırının yükseltilmesini talep edecek noktaya geldiğini belirten Koçak, “Bunun için 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabi kamu emeklileriyle, 2008 sonrası işe girerek 5510 sayılı Kanun kapsamına alınan kamu çalışanları arasındaki emeklilik yaşı, maaş bağlanma oranı ve emekli aylıkları arasındaki uçurum derhal giderilmelidir” dedi.
Kamu emekçisi kadınların sorunlarına da değinen Koçak, iktidarın kamu kreşlerini yıllar içinde tasarruf gerekçesiyle kapattığını, 2008 yılında 497 olan kamu kreşi sayısının 2016 yılında 56’ya kadar düştüğünü hatırlattı. Kadınlara yarı zamanlı çalışma dayatılmasını eleştiren Koçak şunları söyledi: “Yarı zamanlı çalışma adı altında özellikle kadınlara yarım bir hayat dayatılmaktadır. Esnek, kuralsız, güvencesiz istihdam en başından beri ayrımcılık ve mobbing kıskacına alınan kadınlar üzerinden daha da yaygınlaştırmak istenmektedir. Bizler yarı zamanlı çalışma, yarım maaş, yarım sigorta, yarım derece ve kadro değil tüm kamuda ücretsiz, nitelikli, anadilinde, tam zamanlı yani 7/24 hizmet veren kreşler açılmasını istiyoruz.”
Kamu emekçilerinin güvenceli istihdam, demokratik ve adil bir çalışma yaşamı talep ettiklerini; nitelikli, ulaşılabilir, parasız ve anadilinde kamusal hizmet vermek istediklerini belirten Koçak, “Tek çare vardır. O da emek karşıtı bu düzende hangi sendikanın üyesi olursa olsun yıllardır kaybedenlerin yan yana gelmesi, omuz omuza vermesidir” dedi.