
Günümüz Türkiye’sinde işyerlerinde işçiler üzerindeki baskılar çığ gibi büyümekte. İnsanların mezhep, ırk, dil, din olarak sınıflandırıldığı apaçık ortada. Kürt emekçiler olarak işyerlerinde faşist saldırılara maruz kalmaktayız. Çalışmış olduğum fabrikada bu apaçık bir dille ifade edilmektedir. Patronların “Ankara’dan öte işçi almayın, bunlar komünisttirler, ilerde başımıza iş açarlar” gibi çok trajikomik söylemleri karşısında hayrete düşmekteyim. Bu tip saldırılara daha önce de birçok kez maruz bırakılmıştım. İşyerinde dinlediğimiz müzikler bile kontrol altındaydı. Bırakın etnik müziği, özgün müziğe bile tahammülleri yoktu. Ama bilmedikleri ya da anlamadıkları bir şey vardı: Açlığın dili olmaz, yoksulluğun vatanı! Bu sebeptendir ki, Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Sünnisiyle ezilen bir sınıfız. Bu konuya biraz duyarlı olacağınızı umut ederek yazıyorum. Saygılar...