
onteks3.jpg [1]

Bizler fabrikamızda böyle bir çalışma yürütmeye başladığımızda, bunu ancak Birleşik Metal-İş sendikasıyla başarabileceğimizi düşünmüştük. Çünkü Birleşik Metal-İş sendikası mücadele gelenekleri güçlü olan Maden-İş’in geleneğini sahiplendiğini söylüyordu. Fakat bizler yürüttüğümüz mücadele sürecinde BMİS’in, Maden-İş’in mücadele çizgisinden oldukça uzaklaştığını gördük. Biz KDS direnişçileri olarak, BMİS Gebze şubesi ile ilk temasa geçtiğimiz zamanlarda bizlere “%51’i bulun ondan sonra üye yaparız” denildi. Bunun da üye yapmak için yeterli olmadığını, işçilerin güçlü bir eylem yapabilir duruma gelmesinden sonra ancak üye yapabileceklerini söylediler. Peki, şunu sormak gerekmiyor mu? İşçilerin örgütlenmesini ve güçlü taban örgütlülüğü oluşturmasını işçiler kendi kendine mi yapacak? Yoksa bu görev bizzat sendikaların işi değil mi? Üstelik bunu bize, sendika örgütlenme uzmanı söylüyor.
Sanırız şimdi BMİS ile Maden-İş arasındaki büyük uçurum daha net görünmüştür. Bizler bu tutuma oldukça şaşırmıştık, çünkü bunu söyleyen Türk-Metal değil mücadeleci diye bildiğimiz BMİS idi. Neticede bütün iş, yeterli tecrübesi olmayan biz işçilere düşmüştü. KDS patronu bizim çalışmalarımızı öğrendikten sonra ilk iş olarak bizleri, toplamda 12 işçiyi işten attı. Biz 56 gün süren bir direniş sergiledik. Ve maalesef bu 56 günlük sürede BMİS Gebze şubesi bizi 2 ya da 3 kez ziyaret etti. Ve bizim direnişimizden korkan KDS patronu ihanetçi Türk Metal sendikasını bizzat kendisi fabrikaya soktu. Yine üzülerek söylemeliyiz ki, tüm bunları BMİS sadece seyretmekle yetindi.
Tabii ki yaşadığımız bu tecrübeyle BMİS’in başındaki yöneticilerin ne tip sendikacı olduğunu daha iyi anlamış olduk. Fakat bunu çok fazla bilincimize çıkartamamıştık, bu yüzden de yüksek sesle dillendirmedik. Ancak görüyoruz ki bürokrat sendikacılar uğursuz rollerini oynamaya devam ediyorlar. Fabrika önünde direnişe geçen Legrand işçilerinin yaşadıklarını duyunca çok öfkelendik. BMİS’in yetki alması için var güçleriyle gece gündüz çalışan ve üye sayısını 60’tan 220’ye çıkartan iki kadın işçi kardeşimiz, imzalanan toplu sözleşme sonrasında işten atıldılar. Buna karşı ne sendika yöneticileri bir şey yapıyor ne de temsilciler. Üstelik Legrand temsilcileri direnişçi işçilere desteğin olmaması için işçileri tehdit ediyorlarmış. BMİS Gebze şubesi de diğer fabrika temsilcilerini arayarak kesinlikle desteğe gidilmemesini söylemiş. Peki, böyle mi olması gerekiyordu? Sendikalarının yetki alması için çabalayan öncü işçilere neden sahip çıkılmıyor? Bizce yapılması gereken, mücadeleci işçilerin sonuna kadar sahiplenilmesi, mücadeleci sınıf sendikacılığının hayata geçirilmesidir. Bizce, artık BMİS’in başına çöreklenmiş, işçiliğini unutmuş, derdi koltuk olan sendika bürokratları alaşağı edilmelidir. Metal işçileri olarak, BMİS’i mücadeleci sendika haline getirmek için var gücümüzle çalışmalıyız. Buradan tüm BMİS üyesi işçilere çağrı yapıyor, kardeşlerimizi uyanık olmaya çağırıyoruz!
Yaşasın İşçilerin Mücadele Birliği!
Kahrolsun Sendika Bürokratları!
Bir Grup KDS Direnişçisi