
Etkinlikte Kavel direnişinden bahsedildi. Ülkemizde o zaman tek yetkili sendika konfederasyonu Türk-İş idi. Bu konfederasyon devlet tarafından kurulmuştu. Ve onun çıkarları doğrultusunda hareket etmekteydi. Daha sonra DİSK’in kuruluş sürecinden bahsedildi. Özellikle sunucu arkadaşların 15 ve 16 Haziran günlerini anlattıkları bölüm beni çok duygulandırdı. İstanbul resmen işçilerin olmuştu. 16 Haziranda direniş sona ermişti ancak işçiler daha sonraki günlerde de eylemliliklerini fabrikalarında devam ettirdiler. Benim en çok hafızamda kalan yerlerden biri de şuydu: Polis yürüyüş sırasında 4 işçiyi tutuklamıştı. Ancak işçiler öyle muazzam bir güce ulaşmıştı ki karakolu basıp işçi kardeşlerini kurtarmışlardı. 15-16 Haziran direnişi boyunca polisin ve askerin koyduğu tüm barikatlar aşılmıştı.
İşçiler arıya benzerler, arılar gibi onlar da yapmış oldukları balın farkında değildirler. Bu sözler işçileri çok iyi tanımlamış. Gerçekten bizler yapmış olduğumuzun farkında değiliz. Her şeyden önce gücümüzün farkına varmalı ve daha çok örgütlenerek nice 15-16 Haziranlar yaratmalıyız.