Published on Association of International Workers' Solidarity (https://en.uidder.org)

Home > Köşeler > Yaşamın içinden > O Eskidendi!

O Eskidendi!

Bir KDS direnişçisi

05.07.2011

Geçenlerde bizzat yaşadığım bir olayı tüm işçi dostlarımla paylaşmak istedim. Bu olay biz işçilerin ne kadar yalnız olduğumuzu, örgütlülüğümüzden başka dayanağımız olmadığını bir kez daha anlamamı sağladı.

Birkaç gün öncesine kadar sendikaları Birleşik Metal-İş’e yeni üyeler kazandıran, sendikalarının gücünü arttıran, sendikal örgütlülüklerine sahip çıkan, işten atılan ama aynı sendika yönetimi tarafından sahip çıkılmayan iki yiğit Legrand direnişçisi kadın işçiyi ziyaret etmiştim. Burada arkadaşlarla kendi süreçlerini ve BMİS yöneticilerinin mücadelelere neden sahip çıkmadığını konuşurken, büyükçe bir kamyonun yanıbaşımızda durduğunu fark ettik. Kamyonun üzerinde çekim yapmakta olan bir ekibin olduğunu fark ettik.

Biz duruma bir anlam vermeye çalışırken, o esnada ekibin yönetmeni:

“Arkadaşlar bizler Gebze Organize Sanayi Bölgesinin belgeselini çekiyoruz, rica etsem şu çiçekler üzerinde duran dövizlerinizi bir kenara alır mısınız?” diye seslendi. Belli ki yönetmenin derdi GOSB içerisindeki büyük, dışarıdan bakıldığında son derece modern görünen fabrikaları ve bu fabrikaların çevresindeki ağaçları ve çiçekleri kısacası güzel görünen yüzüyle GOSB’ u görüntüleyip, insanlara işçilerin son derece modern ve güzel sanayi bölgelerinde istihdam edildiklerini, hayatın güllük gülistanlık olduğunu anlatmaktı.

Yönetmenin bu talebi üzerine bizler de neden bizlerin görüntülerini çekmediğini, dövizlerin ve direnişin bu organize sanayinin bir gerçeği olduğunu, burada her gün binlerce insanın çeşitli hak gasplarına uğradığını, işten atıldığını, iş kazalarında uzuvlarını, kimi zaman hayatlarını kaybettiklerini söyledik. Fabrikaların dışında ağaçlar ve yeşillik var, ama içeride işçiler sömürülmekte ve bu ağaçlara bakmaya ve hayal kurmaya zamanları yok. Fabrikalar cehennemden farksız! Örneğin KDS adlı işyerinde 700 santigrat dereceli potalarda yanar işçi, Legrand’da ve GOSB içindeki diğer fabrikalarda iş tezgâhlarında işkence görür işçi. Buna karşı dik duranlar ise işsiz ve ekmeksiz bırakılır. Yani işçileri bekleyen dizi dizi yıkımlar ve felâketler vardır. Neden bu acı gerçekler de belgeselde görünmüyordu?

Fakat belgeseli çeken yönetmenin yanıtı çok düşündürücü oldu. Kendisi bize bu tür görüntülerin 1980 öncesinde yayımlanıp izlendiğini, şimdilerde ise hiçbir kanal ya da kuruluşun bu görüntüleri yayınlamadığını, bu sebeple direnişçilerin görüntülerinin kendisinin hiçbir işine yaramayacağını söyledi. Ve bize bizi çekmeyeceğini söyleyip “O ESKİDENDİ” diye seslendi.

Bu durum aslında görmemiz gereken bir gerçeği, burjuva basın ve medya kuruluşlarının nasıl taraflı yayın yaptığını gözler önüne seriyor. Sadece patronların istedikleri görüntüler yayınlanıyor, işçiler, işçi mücadeleleri ise görülmezden geliniyor.

Evet işçi dostlarım, bir kez daha gördüm ki biz işçilerin mücadelelilerini ve sorunlarını ancak işçi basını dile getirebilir. Bizler KDS fabrikası önünde direnişteyken de işçi basını bizi gündem yapmıştı, burjuva basın yapmamıştı. İşçi sınıfının daha iyi yaşayacağı bir toplum için mücadele eden fedakâr insanlar ve kurumların önemi oldukça büyüktür. Belki bu duygularımı okuyan bazı işçi kardeşlerim henüz bir mücadele içine girmemiştir, bunu direniş ve mücadele yürüten işçiler daha iyi anlayabilir. Ancak bu önemli ayrıntıyı bütün işçilerin bilmesini ve işçi basınını takip etmelerini gönülden isterim. Çünkü bizleri ilgilendiren haberleri ve bilgileri ancak buralardan okuyabiliriz. Bilinçli ve örgütlü bir şekilde çözümü kendi sınıfımızın örgütlerinde aramalıyız.

Yaşasın işçilerin birliği!

Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

  • Yaşamın içinden [1]

Source URL: https://en.uidder.org/node/10979

Links
[1] https://en.uidder.org/taxonomy/term/296