“Onunla konuşma! Onlar başka, bizden değil. Oraya gitme! Diğerlerinin, orada oturması yasak. Onlar başka, biz başkayız. Onlar yapar, biz yapamayız…”
Özel bir hastanede temizlikçi olarak çalışıyorum. Bu sözleri benim gibi temizlik bölümünde çalışan arkadaşlar söylüyor. “Onlar başka” dedikleri, hastanede çalışan hemşire, sekreter, stajyer, güvenlikçi, hasta bakıcı… Yani temizlikçi olmayan herkes. “Temizlikçi olmayan kimseden bir şey isteme, verme, biz onlarla eşit değiliz. Onların yaptıklarını biz yapamayız. Çünkü biz temizlikçiyiz, üstelik taşeronuz” diyerek beni ve yeni gelen arkadaşlara sürekli tembihte bulunuyorlar. Başlarda bu ayrımcı kuralları hastane yönetiminin ya da temizlik şirketinin koyduğunu düşünüyordum. İlk zamanlar sesimi çıkarmadım ama gizli gizli herkesle konuşmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü ben kendi kendimle konuşuyor gibiydim. “Günaydın”, “merhaba”, “nasılsın”, “başka bir isteğiniz var mı” diyorum; güvenlikçiler de, sekreterler de, diğerleri de bana cevap vermiyordu. Bir gün dayanamadım ve sürekli temizliğini yaptığım, çöpünü aldığım sekreterlerden birine sordum:
- Neden benimle konuşmuyorsun, bana cevap vermiyorsun?
Önce güldü, sonra da…
- “Bir şey mi söyledin?” dedi.
Kendi kendime “bu kız sağır mı acaba, onun için mi cevap vermiyormuş” dedim.
- Ben her sabah sana günaydın, nasılsın, başka bir şey istiyor musun diyorum, hiç cevap vermiyorsun.
- Siz bizimle konuşur muydunuz?
- Neden konuşmayalım ki?
- Ne bileyim, senden öncekiler sessiz sedasız işini yapıp gidiyordu.
Meğer temizlikçilerin onlarla konuşmamasına öyle alışmışlar ki…
Zamanla bana, temizlikçilerden başka kimseyle konuşma diyenlere sormaya başladım: “Neden biz herkesle konuşamıyoruz, güvenlikçiler de taşeron ama onlar herkesle konuşuyor?” Sorular sordukça, biraz tanıdıkça anladım ki yasak olduğu için değil, yaptığımız işi utanılacak, küçümsenecek bir iş olarak gördükleri için bunu yapıyorlar. “Biz temizlikçiyiz, onlar bizimle konuşmazlar, bizimle bir şeyler paylaşmazlar, sen işini yap gel” diyorlar da başka bir şey demiyorlar. “Bakın ben konuşuyorum, kimse neden benimle konuşuyorsun, biz temizlikçilerle konuşmayız demiyor” dediğimde ise susuyorlar. Kendi kendilerini diğer işçilerden ayırıp, dışladıklarının farkında değiller.
Ben bıkmadan anlatıyorum: “Onlar da işçi, biz de işçiyiz. Siz kendinizi neden diğer işçilerden ayrı tutuyorsunuz, neden sizinle konuşmayacaklarını düşünüyorsunuz? Görüyorsunuz ben konuşuyorum, kimse de bir şey demiyor” diyorum. “Olsun sen konuş, biz konuşmayalım, sanki konuşacağım da ne olacak, boş ver” deyip geçiyorlar. Bunu genelde eski işçiler yapıyor, işe başlayan herkese aynı şeyleri söylüyorlar. İşin ilginç yanı hem yeni gelen, hem de temizlik işçileri haricindeki diğer işçiler de bu durumu normal karşılıyor.
Oysa biz işçilerin birbirleriyle konuşması, sorunlarını paylaşması kadar doğal bir şey yok. Ne iş yaparsak yapalım sorunlarımız ortak. Kuşkusuz ki bu durum işçilerin kendiliğinden yaptığı bir şey değil. Elbette bunun sorumlusu, patronların çıkarına işleyen bu sistemdir. Toplumsal eşitsizlikler ve adaletsizliklerle dolu bu sistem yüzünden birbirimize bu kadar yabancıyız.