Patronların biz işçilerin kafalarına sokmaya çalıştığı fikirlerden bir tanesi “ne kadar çok çalışırsan o kadar çok kazanırsın” fikridir. Biz işçiler bu söylemin ne kadar boş olduğunu kendi yaşamımızdan biliyoruz. Meselâ fabrikada patron hiç çalışmaz. Yani üretimde hiçbir rolü yoktur. Fakat aynı fabrikadaki işçiler gece gündüz çalışırlar. Ama nedense patron ay sonu kazandığı paranın çok küçük bir kısmını işçilere verir. Pastadan en büyük payı patron alır, işçilere ise kırıntılar düşer.
Her geçen gün daha da pahalılaşan hayat, ağırlaşan iş koşuları, uzayan çalışma saatleri ve bunun karşısında aldığımız “kölelik ücretleri” bizleri çözümsüzlüğe götürmektedir. Örneğin, Gezer ve Gez Deri fabrikalarında günde 12 saat çalışan işçiler, paydos saatinden sonra ek işlerde çalışıyorlar. Kimisi evine kalem işi alarak, kimisi iş çıkışlarında badana ve boya işleri yaparak, kimisi akşam paydostan sonra gittiği mahallesinde pamuk şeker satarak, kimisi de akşama kadar çalıştığı fabrikanın önünde pişmaniye satarak geçimini sağlamaya çalışıyor. 12 saat çalışan bir işçinin aldığı ücretin, bu ülkede çalışan ortalama işçinin aldığı ücretten biraz daha fazla olması gerektiği düşünülebilir. Fakat durum hiç de öyle değil. Gezer işçisinin fazla mesai yapmadan aldığı net ücret, asgari ücretin altındadır. Düşünün ki evli ve 3 çocuk babası olan bir Gezer işçisinin aldığı ücret, asgari ücret bile değilse ve bu 3 çocuktan en az iki tanesi okula gidiyorsa ve de bunların üstüne bir de oturdukları eve kira ödüyorsa nasıl geçinecek? Çoğu işçi bu durumun içinden çıkabilmek ve çocuklarının kursağına birkaç lokma daha ekmek götürebilmek için ekstra işlerde çalışıp gelirini yükseltmeye çalışıyor.
Evet, amacımız aldığımız ücretleri yükseltmek olmalıdır. Fakat 12 saat çalışan bir işçinin bu konudaki çözümü “ek işler yapmak” olmamalıdır. Bizler o fabrikalarda ömürlerimizi harcıyoruz. Bunun sonucunda da patronlar bizim sırtımızdan çok büyük kârlar elde ediyorlar. Bizden çaldıkları bu paralarla da yeni yeni fabrikalar kurarak kazançlarını katlamayı hedefliyorlar. İşte bu adaletsiz paylaşımın ortasında, eğer biz işçiler hep birlikte olup ücretlerimize zam istemekten korkuyorsak ya da bunun yerine farklı geçici çözümlere yöneliyorsak bence biraz durup düşünmemiz gerekir…