
Direnişimiz başladığından beri çadırda beklediğimiz arkadaşlarımızla birçok şey yaşadık. Mücadeleyi bırakıp gitmemiz için her türlü baskı yöntemini kullanan patron gün geçmiyor ki yeni bir yöntem keşfetmesin. Çadırımızın görüntü kirliliği yaptığı gerekçesiyle kaldırılmasını isteyen patron, bununla ilgili girişimlerini sürdürüyor. İçeriye bizlerin yerine yeni işçi almaya çalışıyor. Bizler de gelen işçilere kapıda neden beklediğimizi anlatıyor, onları işe başlamamaları konusunda ikna ederek caydırıyoruz.
Her gün çadırımızda çektiğimiz halaylarımız ve haykırdığımız sloganlarımızla direnişimizin canlılığını dosta düşmana gösteriyoruz. Geçtiğimiz günlerde Aydınlı mahalle muhtarlığından sendika şubesine doğru yaptığımız yürüyüşle ilgili bizlere suç duyurusunda bulunuldu. Yürüyüş yapmak en demokratik haklarımızdan biri olmasına rağmen “İş ve iş hürriyetini engelleme, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet” gerekçesiyle emniyet tarafından hakkımızda suç duyurusu olduğu bildirildi. Konuyla ilgili ifadelerimiz alındı. Hakkında suçlama yapılanlar ise biz kadın işçilerdik. Direnişin ilk gününden beri kocalarımız, ailelerimiz üzerinden bizlere baskı kurmaya çalışan patron, şimdi de bu yöntemi deneyerek bizleri vazgeçirmeye çalışıyor. Küçücük çocuklarımızla birlikte çadırdaki bekleyişimizi bu tür baskı yöntemleri ile engelleyemezler. Bizler kadın olarak önümüzdeki engelleri direniş süresince nasıl aştıysak, nasıl ki bugüne kadar mücadelenin en önünde durduysak, bugünden sonra da durmaya devam edeceğiz. Kampana Deri’ye sendika girene kadar da bu mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız.
Baskılar Bizi Yıldıramaz!
Kampana’ya Sendika Girecek Başka Yolu Yok!