
Mersin limanında devam eden direniş, sendika yönetiminin ilk günden itibaren bekletme ve oyalama politikasına karşı bir kez daha hareketlendi. Liman-İş Sendikasının genel kurulunun yapılmasının ardından Muzaffer Akpunar’dan koltuğu alan Genel Başkan Önder Avcı, direniş çadırını ilk ziyaretinde, şube atamasının yapılacağını, şubenin alacağı her türlü kararın genel merkez olarak arkasında olduklarını söyleyerek gerekirse örgütlü oldukları bütün limanları örgütleyerek direnişçi işçilerin sorununu çözeceğine dair söz vermişti. Gelgelelim şube her hafta toplanıyor ve “diyalog sürecini geliştirelim”i aşamayan kararlar alınıyor. Tabii MIP yöneticileri ya tatilde oluyor ya da randevu vermiyor. Bu nedenle de “diyalog süreci” bir türlü geliştirilemiyor. Aylardır işsiz bir şekilde ailelerini ayakta tutmaya çalışan işçilerin bu duruma dayanacak sabırları artık kalmadı. Direnişin 103. gününde çadırda direnişlerini sürdüren liman işçileri bir karar aldılar ve bu saat itibariyle içerde çalışan arkadaşlarımız artık bizim işlerimize (yağ, çimento, asit ve hayvan gemilerine) gitmeyecek dediler. Vardiya vardiya bütün arkadaşlarıyla tüm gün boyunca konuştular, dertlerini anlattılar. Bu kararı uygulamada büyük ölçüde başarılı oldular. Aypar Denizcilik (Adana Grubu) işçileri direnişçi işçilerin çalıştığı gemilere gitmedikleri gibi işi de bıraktılar. Kardeşler Denizcilik (Hâkim Grubu) işçileri kısmen de olsa arkadaşlarının işlerine gitmediler. Bunun sonucunda patron gözdağı amaçlı 4 işçiyi işten attı, ama ertesi sabah geri almak zorunda kaldı. Bu gelişmelerin üstüne Liman-İş’in Mersin Şube yönetimi ve çalışan işçiler çadıra geldi. Yönetimin cevabı hayret vericiydi: “Biz direnişçi işçilerin işine gidin de demiyoruz, gitmeyin de demiyoruz.”
Direnişçi bir işçi, “ya sendikanın genel yönetimi çadıra gelir ve kararımızı sahiplenir ya da biz hem şubeyi hem genel merkezi işgal edeceğiz” dedi. Bunun ardından ertesi sabah genel merkez yönetimi Mersin’e geldi. MIP ile yapılan görüşmede patron, “gerekirse bu limanı yakarız, o çadırdan işçi almayız. Çadırdakilerin hepsi PKK’li” diyerek, hakkını arayan işçileri bölücü ilan eden klasik saldırılarını sürdürdü. Bunun üstüne sendikada bir toplantı yapıldı. Ancak başkan görüşme sonucunu belirtip saat 21.00’da uçağının olduğunu ve gitmesi gerektiğini söyleyince kıyamet koptu. İşçilerin sesleri öfkeyle yükseldi. İşçiler MIP binasına koşarak ARTIK YETER dedi. MIP binası önünde “Direne Direne Kazanacağız”, “MIP şaşırma sabrımızı taşırma” sloganları atıldı. Genel başkan Önder Avcı MIP binasına bir görüşme daha yapmak için sendika yöneticileriyle birlikte içeri girdi.
Dışarı çıktığında, MIP yöneticisi Kürşat Tezkan’ın “15 gün işçiler ortadan kaybolsun, 15 gün sonra birkaç işçi alalım, kalanı havuz yapalım ve ara ara işbaşı yaptırmaya devam ederek bütün direnişçi işçileri işe alalım” dediği açıklandı. Ancak MLH işçilerinin durumu ortada olduğundan işçiler bu durumu kabul etmediler.
Bir işçi sordu: “Neden üretimden gelen gücü göremiyorsun başkan, gizli bir şey var burada. Niye Liman-İş bunu söylemiyor? Biz 35 işçi ile ne yapılması gerektiğini biliyoruz, sen 1000 işçi ile bunu bilmiyor musun?”
Başka bir işçinin tepkisi şöyleydi: “Ya kanımız dökülür ya sendikayla göbek bağımız kesilir. Sen demedin mi eski başkanın yerinde olsam 2 saatte bu işi çözerdim, şimdi ne değişti başkan?”
Diğer bir işçi sendikaya tepki göstererek, “bir gün de şu işçileri toplayıp işverenle şöyle bir sorun yaşadık, şalteri indirin diyemediniz. Cesaretiniz yok. MLH-MIP-UĞUR-SAN işçisi biz hazırız siz he diyin diyor. Al sana güç, limanı durdur, elini masaya vur! Bu iş bir saatte çözülür. Biz işçi hazır diyoruz, ona rağmen korkunuzu anlayamıyoruz” dedi.
Başka bir işçi; “Onların bir lafıyla mı korkuyorsun başkan, 10 bin dolar harcarım sendikanı bitiririm demelerinden mi korkuyorsun. Sen elini masaya vur, biz ölümüne sendikamızlayız!” dedi.
Köşeye sıkışan yönetim ayrı bir yerde bir araya geldi ve bir karar almak zorunda kaldı. Buna göre, direnişçi işçilerin işine gidilmeyecek, bu süre zarfında MIP’in verdiği 15 gün dolacak ve MLH işçisinin “deneme süresi” bitecek. Eğer işçi alımları başlamazsa tüm limanda iş durdurma gündeme gelecek.
MIP ile ilk görüşme öğlen saatlerinde başladı, karar alındığında ise saat 21.30’u geçiyordu. Dokuz saati aşkın bir süre boyunca sıkışan sendika yönetimi işçilerin kararını sahiplenmek zorunda kaldı ve işçilerin elinden öyle kolay kurtulamayacağını anladı.