
Bu kaçıncı işsiz kalışım artık sayamıyorum. Kısa bir zaman önce yine işten atıldım. Bunu duyan yakınlarım şaşkınlıklarını gizlemeden sordular: “Yine mi işten atıldın? Bu defa ne yaptın? Neden işyerinde rahat durmuyorsun?” Bu sorulara bozulmadım dersem yalan olur. Hırsızın hiç mi suçu yok? Evet, doğru, ben mücadeleci bir işçiyim. Haklarımı bilir ve savunurum. Ama inanın işyerlerinde hiçbir şeye sesini çıkarmayan, her saldırıya boyun eğenler benden daha az işsiz kalmıyor. Kriz bahanesiyle işten atıldım bir keresinde ama benimle beraber 700 “sessiz” işçi de atılmıştı. Bir keresinde de sözleşmem bittiği için çıkardılar ama o işyerinde çalıştığım süre boyunca tam 280 işçi sözleşmeleri bitti diye işsizliğe gönderildiler parça parça.
Görüyorsunuz ki bana kabahat bulmakla bu iş çözülmüyor. Her zaman çalışkan ve disiplinli bir işçi oldum. Her zaman büyük fabrikalarda çalıştım. Ama sık sık işsiz kalmaktan kurtulamadım milyonlarca işçi kardeşim gibi. Hele son seferinde gerçekten çok sinirlendim çünkü işten çıkarırken bana saçma sapan bir belge imzalatmak istediler ve imzalamadım diye ihbar tazminatımı vermediler. Ben o tazminatı ne yapıp edip alacağım. Bir işçinin 15 günlük ücreti anlamına gelen o parayı alabilmem için illâ “vallahi ben sendikal nedenle atılmadım, vallahi de billahi de patronum kötü niyetli değil” saçmalıklarıyla dolu bir kâğıt imzalamamı istediler. Eee, korkuları büyük. Korksunlar da zaten.
İhbar tazminatımı yasal ve meşru yöntemlere başvurarak alacağım. Ama bilmiyorlar ki yakında benim sınıfım, işçi kardeşlerim onların dünyasını ellerinden alacak. Bezirgân saltanatı bitecek bu haydutların. Ekmeğimize uzanan elleri kırılacak. Sonra ne mi olacak? İnsanın insanı sömürmediği bir dünya kurulacak. O dünyada işsiz kalmak da olmayacak, üç kuruş için kölece çalışmak da. “Yine mi işten atıldın?” sorusu kimsenin canını yakmayacak, kimse bu soruyu sormayacak.