
Patronlar kârlarını arttırmak amacıyla hükümetin çeşitli teşvik paketleri çıkartmasını istiyorlar. Patronların sadık hizmetkârı AKP ise onların bir dediğini iki etmiyor. AKP’nin 2004 yılında çıkarttığı Teşvik Yasası ile 49 ilde patronlara fabrika kurmak için arazi ve kredi sunuluyordu. Teşvik kapsamında, asgari ücretli işçinin sigorta priminin işveren payını devlet ödüyordu. Patronlara enerji desteği ve vergi indirimi de uygulanıyordu. Ancak bu uygulama 31 Aralık 2012’de sona erdi. Bu teşvikten yararlanan işyerlerinde 800 bine yakın işçi çalışıyordu.
Yeni teşvikler talep eden ve eski teşvik paketinin yürürlükte kalmasını isteyen patron örgütleri, her gün bir başka ilde açıklamalar yaptılar. “Teşvik devam etmezse işçileri işten atarız” tehditleri savurdular. Hatta kendi çıkarları için, işsiz kalmaktan korkan işçilere eylemler yaptırdılar. Patronlar aldıkları teşviklerle kurdukları fabrikalarda işçileri yıllarca kölelik koşullarında, sefalet ücretiyle çalıştırdılar. Teşvik paketinin süresi dolduğunda ise yaklaşık 5000 işçiyi kapının önüne koydular.
Patronların yakınması üzerine AKP hükümeti onların içini rahatlatan açıklamalar yaptı. Zira 2012 yılının başında Yatırımlarda Devlet Yardımları adı altında kapsamlı bir teşvik paketi çıkartmıştı. Eski teşvik paketinden yararlanan patronların da, söz konusu yeni teşvik paketinden yararlanacağı açıklandı. Başbakan Erdoğan, patronlar için çıkarttıkları bu ballı teşvik paketini överek açıklamıştı: “6. bölgede yatırım yapan, SGK işveren payından kurtuluyor. Her şeyi, burada artıları, devlet üstlenmiş oluyor net olarak. Örneğin Kocaeli’de yatırım yapan yatırımcı gidip Muş’ta da yatırım yaptığında 6. bölgenin teşvikinden aynı oranda yararlanacak. İnanıyorum ki hem yerli yatırımcı, hem de uluslararası yatırımcı bu cazip teşviklerden yararlanacak, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirecektir.”
Yeni teşvik paketi Türkiye’yi 6 bölgeye ayırıyor. Patronlara, vergi indirimi veya bulunduğu ile göre vergi muafiyeti, KDV istisnası, fabrika için bedava arazi, faiz desteği, gümrük vergisi muafiyeti, gelir vergisi ve stopaj desteği sağlıyor. Çalıştırılan işçilerin SGK maliyetinin işveren kısmını devlet ödeyecek. Elbette tüm bunlar, işçilerden kesilen vergilerle karşılanacak. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Vergileri neredeyse sıfırladık. 6. bölgede tamamen kaldırdık. Türkiye’nin doğusu, güneydoğusu Türkiye’nin Çin’i olacak” diyor. Patronlar için vergileri sıfırlayan Bakan, hiç utanmadan Türkiye’de asgari ücretin çok yüksek olduğunu iddia ediyor.
AKP hükümetinin patronların kasalarına oluk oluk akıttığı para, işçi ve emekçilerden doğrudan ve dolaylı vergilerle toplanıyor. İşçilerin ücretinin önemli bir bölümü vergi olarak kesiliyor. Bu vergilerin dışında bir de yediğimiz ekmekten içtiğimiz suya, bindiğimiz otobüsten kullandığımız cep telefonuna, aldığımız giysiye kadar her şey için vergi ödüyoruz. Üstelik patronlarla aynı miktarda!
Yıllardır teşviklerle ihya olan, İşsizlik Sigortası Fonunu yağmalayan, taşeronlaştırmayı yaygınlaştıran, iş saatlerini alabildiğine uzatan, işsizliği arttıran, iş kazalarına karşı önlem almayan, kuralsızlığı kural haline getiren patronlar; üstüne üstlük bölgesel asgari ücrete geçilmesini, özel istihdam bürolarının açılmasını, deneme süresinin 4 aya çıkarılmasını, kıdem tazminatının fona devredilerek yok edilmesini, kadrolu işçiliğin tarihe karışmasını talep ediyorlar.
Patronların talepleri karşısında, işçiler kendi talepleri için mücadele etmezlerse çalışma ve yaşam şartları çok daha kötüye gidecek. İşçi sınıfı, sefalet ücretinden, iş saatlerinin uzamasından, ağır vergilerden, güvencesiz çalışmadan, iş kazalarından kurtulmak için mücadele vermek zorundadır.