
Kriz derinleşiyor, işten atma dalgası hız kazanıyor. Koronavirüs korkutmacası eşliğinde egemenler işçi sınıfına yönelik saldırıları “normalleştirmek” istiyor. İşçilerin rızasını alamadıkları durumda ise baskı ve zorbalık devreye sokuluyor. Ama artan hoşnutsuzluk kendisini farklı biçimlerde açığa vuruyor. Pek çok ülkede işsizliğe, yoksulluğa, ırkçılığa, şiddete karşı emekçiler sokaklara çıkıyor, öfkelerini haykırıyorlar. Sömürü sistemi kapitalizme, yarattığı adaletsizliğe karşı yüz binler olup hep bir ağızdan taleplerini dile getiriyorlar!
İtalya
Dünyanın en büyük çelik üreticilerinden olan ArcelorMittal’ın İtalya’da bulunan Ilva adlı fabrikasında yaklaşık 5 bin işçiyi işten çıkaracağı ortaya çıktı. Dünyanın her yerinde olduğu gibi koronavirüs bahanesiyle binlerce işçi işinden edilmek isteniyor. Ancak işçiler de bu duruma sessiz kalmıyor. Üç büyük sendikanın (FIM, FIOM, UILM) çağrısıyla 9 Haziranda 24 saatlik bir grev gerçekleştiren binlerce işçi toplu işten atmaları protesto etti. Kendilerine yönelik saldırıdan derhal vazgeçilmesini talep etti.
Hollanda
Hollandalı çelik işçileri de İtalyan sınıf kardeşleri gibi işten atmalara karşı grevler gerçekleştiriyor. Tata çelik şirketinin Ijmuiden kentinde bulunan çelik fabrikasında çalışan binlerce işçi, şirketin toplu işten çıkarma planına karşı 10 Haziranda greve başladı. Hollanda Sendikalar Konfederasyonu’nun (FNV) çağrısıyla harekete geçen işçiler son olarak 15 Haziranda bir grev gerçekleştirdiler. 9 bin işçinin çalıştığı fabrikada yaklaşık bin işçi işini kaybetmekle karşı karşıya. Sendika temsilcileri kimsenin işten atılmayacağının ve fabrikanın satılmayacağının garantisi verilene kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladılar.
Fransa
Koronavirüs bahanesini kullanarak toplu işten atmalara girişen şirketlerden biri de otomobil devi Renault oldu. Dünya çapında 15 bin işçiyi işinden etmeye hazırlanan Renault’a Fransız otomobil işçilerinden cevap gecikmedi. 6 fabrikanın kapanması ve yaklaşık beş bin işçinin işten atılması beklenen Fransa’da işçiler 30 Mayısta fabrika önünde bir protesto gösterisi düzenlediler. “Fabrikamıza Dokunma!” yazılı pankartlar taşıyan işçiler, işten atmaların gerçekleşmesinin bölgedeki insanlar için açlık anlamına geleceğini belirttiler. Sekiz binden fazla işçinin katıldığı protesto gösterisinde işçiler “bu daha ilk adım” dediler ve mücadeleye devam edeceklerini dile getirdiler.
İspanya
Renault gibi otomobil şirketi Nissan da bazı fabrikalarını kapatacağını ve işten atmalar olacağını duyurdu. Fabrikalarının kapatılacağını öğrenen İspanyol işçiler 28 Mayısta fabrika önünde, 9 Haziranda ise Barselona şehrinde bir protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. 9 Haziranda akşam saatlerinde de devam eden protesto gösterilerinde işçiler ellerinde meşalelerle “Bu İş Çözülmezse, Savaş, Savaş, Savaş!” sloganları attılar. İşçilerin protesto gösterilerinin ardından hükümet başka bir alternatif bulmaya çalıştıklarını açıklamak zorunda kaldı. Yaklaşık üç bin kişinin çalıştığı fabrikanın kapanmasıyla işçilerin aileleriyle beraber 20 binden fazla insanın hayatının etkileneceği belirtiliyor.
Yunanistan
Yunanistan’da eğitim emekçileri yeni eğitim tasarısına karşı 9 Haziranda greve çıkarak protesto gösterisi düzenlediler. Atina’daki parlamento binasına yürüyen emekçiler eğitimde yapılması hedeflenen değişikliklere karşı çıkıyorlar.
Öğrencilerin de destek verdiği eylemde, yapılması hedeflenen değişiklikle birlikte öğrenciler arasındaki rekabetin arttırılması, öğretmenlerin daha düşük ücretlerle çalıştırılması gibi saldırılar yer alıyor. Ayrıca öğretmenler kendilerine sunulan kötü teklifleri kabul etmemeleri durumunda 2 yıl eğitim sisteminin dışına itilmekle tehdit ediliyor. Üniversiteler kapsamında da çeşitli özelleştirmelerin önü açılmak isteniyor. Tasarının geri çekilmesini talep eden emekçiler, mücadeleye devam edeceklerini haykırıyorlar.
Bunun yanı sıra 11 Haziranda da farklı sektörlerden binlerce işçi, “Sömürünün Zincirlerini Kır!” sloganları eşliğinde yürüyerek kapitalizme olan öfkelerini dile getirdi. Egemenlerin yalanları ve kendilerine fırsat yaratmak için sarıldıkları koronavirüse karşı asıl virüsün kapitaliz olduğunu haykıran işçiler, Syntagma Meydanı’nda toplandılar. ABD Büyükelçiliğine ve Parlemento Binasına yürüyen işçiler sınıf dayanışmasını güçlendirmek için çağrılar gerçekleştirdi. “Irkçı cinayetleri durdur” diyen işçiler sadece polis şiddetine değil, artan işsizliğe ve yoksulluğa karşı yürüdüklerini belirttiler.
Kıtadan kıtaya yayılan haykırış: “Adalet Yoksa Barış da Yok!”
25 Mayısta ABD’de siyah bir emekçi olan George Floyd’un ırkçı nefretle katledilmesi, ülkenin dört bir yanında emekçileri sokaklara döktü. Haklı taleplerin yükseldiği protestoların önünü kesmek için yasaklar ilan edildi, ordu sokakları tuttu. Ancak emekçilerin öfkesinin önüne geçilemedi. Kısa sürede ABD’li emekçilerin adalet haykırışları çok sayıda ülkeye sıçradı. Almanya’da, Avustralya’da, İspanya’da, Fransa’da, İngiltere’de, Japonya’da ve daha onlarca ülkede emekçiler ABD’li emekçilerle dayanışmayı büyütüyor. Dünya emekçileri egemenlerin koronavirüs bahanesiyle getirdiği yasaklara boyun eğmiyor! Onlarca farklı dil tek ses olup; “Nefes alamıyorum”, “Siyahların yaşamı değerlidir”, “Sessiz kalmayacağız”, “Adalet yoksa barış da yok!” sloganlarını yükseltiyor.
Milliyetçiliği, ırkçılığı arttırarak emekçileri bölmek isteyen egemenler polis ve ordunun yanı sıra faşist grupları da destekleyip emekçilerin üstüne salmaktan geri durmuyor. Kendi ülkelerinin egemenlerinin de masum olmadığını haykıran emekçiler, ırkçılığa geçit vermeyeceklerini, kapitalist sömürü düzenine olan öfkelerini dile getiriyorlar.