
Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında aralarında otel çalışanlarının ve çok sayıda çocuğun da olduğu, 78 kişi hayatını kaybetti. Sömestr tatili olduğu için ailelerin çocuklarıyla birlikte gittiği otelde toplu bir katliam yaşandı. Akabinde ortaya serilen usulsüzlüklere, yolsuzluklara şahit olduk. Otelin en ucuz odasının gecelik fiyatının 30 bin liranın üzerinde olduğunu, insanların hayatları üzerinden büyük kârlar elde edilirken en ufak önlemlerin bile alınmadığını öğrendik. Ne olması gerektiği gibi yangın merdiveni, ne alarm sistemi olan otelde can pazarı yaşandı. İnsanların çarşafları birbirine ekleyerek ve camlardan atlayarak hayatta kalma çabaları tedbirlerin ihmal edilme derecesini ortaya koymaya yetmiyordu!
Daha ölü sayısı bile tam olarak netleşmeden açıklama yapan bakanlar “acımız çok büyük” diyerek bu katliamdan sorumlu değilmişler gibi, sütten çıkmış ak kaşıklarmış gibi davranabildiler. Oysa başta Turizm Bakanlığı olmak üzere Bolu İl Özel İdaresi, Valilik ve baştan aşağı bütün bürokrasi ya denetimleri yapmayarak ya da otelin gerekli tedbirleri almamasına göz yumarak suç ortağı olmuştur.
Her katliamın ardından olduğu gibi “sorumlulardan hesap sorulacak” teraneleri burada da söylendi. Oysa biz bu söylemlerin o anki toplumsal tepkileri yatıştırma çabasından ibaret olduğunu biliyoruz. 13 Mayıs 2014’te Soma’da 301 işçi ve aynı yılın 28 Ekiminde Ermenek’te 18 işçi maden ocaklarında can vermişti. Daha sonra 14 Ekim 2022’de Amasra’da 41 işçi, geçen yıl ise İliç altın madeninde 9 işçi kardeşimiz patronların aç gözlülüğünün kurbanı oldular. Bunlar gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmamasının sonucunda gerçekleşen işçi katliamlarından sadece yakın döneme ait bazı örneklerdir. O zaman da şimdiki iktidar yönetimdeydi. O dönemden bu döneme makamda oturan isimler değişse de zihniyetleri hiç değişmedi. Daha 2 yıl önce Maraş merkezli depremlerde resmi rakamlara göre 53 binin üzerinde insanımız yaşamını yitirdi. Depremin ardından sorumlulardan hesap sormak yerine “asrın felaketi” diyerek sorumluluktan kaçınılmıştı, tıpkı iş cinayetleri karşısında sıkça duyduğumuz “kader, fıtrat” sözleri gibi.
Oysa depremler, yangınlar, madenler, fabrikadaki çarklar öldürmüyor! Denetimsizlik, kâr ve rant hırsı öldürüyor. “Sermayeyi büyütmek uğruna her şey mubah” zihniyetiyle hareket ediyorlar. İnsanlığa vereceği iyiden, güzelden yana hiçbir şeyi olmayan kapitalist düzen var olduğu sürece de bu gerçek değişmeyecek. Bugün yaşadığımız koşullar işçi ve emekçiler için katlanılamaz bir hal almış durumda. Dünyamız bu düzen hükmünü sürdüğü müddetçe daha kötüye gidecek, fakat işçi ve emekçiler olarak örgütlenerek bu düzeni yıkıp daha güzel bir dünya kurabiliriz.