
Herkese merhaba. Ben Tahran Üniversitesinde öğrenciyim. Üniversiteye bağlı bir yurtta kalıyorum. Örgütlü bir şekilde hareket etmediğimiz için her gün yeni bir felaket haberiyle uyanıyoruz. Geçtiğimiz ay 14 Şubat akşamı bir arkadaşımızı kaybettik. Hem yurt hem de üniversite yönetiminin umursamazlığının kurbanı oldu arkadaşımız. Amir Muhammed akşam yurda geliyordu, kapkaççılar Muhammed’in çantasını ve laptopunu almaya çalıştılar ve o vermeyince onu bıçakladılar. Bıçaklandığı yer yurdun önü olmasına rağmen karanlık olduğu için kimse onu görmedi ve sabah yurt yakınlarında arkadaşımızın cansız bedeni bulundu. Olay duyulduğunda yurt öğrencileri tarafından hem üniversitede hem yurtta çeşitli protestolar yapıldı. Öğrenciler daha önce defalarca, yetkililere, yurdun önünün gece çok karanlık olduğunu, güvenlik kamerasının olmadığını ve bundan dolayı sürekli hırsızlık, kapkaç olaylarının yaşandığını bildirmişlerdi. Ama hiçbir gelişme olmadı. Ölen arkadaşımız bu rejimin ihmalkârlığının kurbanı oldu.
Daha önce Mahsa Amini’nin öldürülmesiyle başlayan protestolarda öne çıkan, örgütlenen gruplardan oluşan öğrenciler önderliğinde başlayan protestolar hem yurtlarda hem de üniversitede tüm öğrenciler tarafından destek gördü ve hızla büyüdü. Öğrenciler protestolarda “Pezeşkiyan Gel Bunu Bize Açıkla”, “Akan Kanı Hiçbir Şey Temizleyemez” sloganları ile bu ölümün sorumlusunun rejim olduğuna işaret ettiler. Hızla büyüyen protestoların etkisiyle yurt müdürü istifa etti, rektör görevden alındı. Protestolar bir süre devam etti.
Son dönemde İran’da ekonomik krizin etkileri insanlar üzerinde daha da hissedilmeye başladı. Molla rejiminin savaş yanlısı politikaları yüzünden halk ekonomik kriz altında ezildikçe eziliyor. Bu rejim bütçeyi, eğitim, sağlık, ulaşım gibi kamu hizmetlerine harcamanın yerine savaşa harcıyor. Halkın alım gücü daha da azaldı. Yoksulluk seviyesinin altında olan asgari ücret daha da düştü. İşsizliğin ve yoksulluğun büyümesi, İran’ın resmi para birimi tümenin dolar karşısında değer kaybetmesi insanların ihtiyaçlarını karşılayamamasına, toplumda yozlaşmanın, gasp ve kapkaçın da artmasına sebep oldu. Bunun üzerine insanlar sokakta yürüyemez hale geldi. Her an bir motosikletçi tarafından eşyalarınız alınabilir ve hatta vermediğiniz zaman Muhammed arkadaşımız gibi darp edilip bıçaklanabilirsiniz.
Molla rejiminin baskısına rağmen birçok fabrika ve işyerinde, üniversitelerde çeşitli eylemler ve direnişler artmaya başladı. Bir kurban daha vermeden sınıf bilincimizi ve örgütlülüğümüzü büyütmeliyiz. Kendi sınıf kardeşlerimizle örgütlenerek bu sömürü düzeninden kurtulabiliriz. Kapitalist sömürüye ve yozlaşmaya son verecek gücü kuşanabiliriz. Unutmayalım ki örgütlüysek her şeyiz!