“Bazı şeylerden taviz vermen gerekir!” Bugüne kadar duyduğum beni inciten, en kötü cümleydi bu. Elbette ne için, hangi amaçlarla söylendiğine göre değişirdi bu cümleler. Ben Yapı Kredi Bankası’nda kredi kartı satışında çalışan bir işçiydim. Bilinçsiz olduğum için bu rezil işi bir süre sürdürmek zorunda kalmıştım. Fakat artık kaldıramıyordum insanları kandırmayı, onlara yalan söylemeyi. Ve artık yeter deyip bununla mücadele ettim, tepkimi gösterdim. Sonunda ise benden memnun olmadılar. Ve patronun sözcüsü karşıma geçip bana şunları söyledi: “Seninle ilgili bazı değerlendirmeler yaptık, satışın oldukça düşük, hatta neredeyse yok. Sana başarısızsın demek istemiyorum ama bazı şeylerden taviz vermen gerekiyor. Bunu da yapmadığın için, her iki taraf için zaman kaybı olmasın. Sen yoluna devam et biz yolumuza.” O patron temsilcisine ne gibi şeylerden taviz vermem gerektiğini sorduğumda, “ne demek istediğimi anladın, sonuçta bayansın” dedi. Bu diyaloglara bir bakın dostlar. Bunlar KOÇ Holding’le birleşen YAPI KREDİ BANKASI’nda yaşanıyor. Banka patronlarının bizim gibi kadınlara karşı bakışı işte bu. Kadın sadece cinsel bir objedir. Zayıftır. Kolay kullanılıp atılabilir, bu ve buna benzer bankalar için. Biz kadın işçilere, kredi kartını satmak için her şeyinizi feda edin diyorlar. Gerekirse bedeninizi de. Çünkü bankanın tek derdi kredi kartlarını satmak ve insanların kanını emmek.
İnsanları nasıl sömürebilirim, nasıl kandırabilirim mantığıyla satış yetkilisi olarak işe alıyorlar bizleri ve gönderiyorlar sahaya kart satmak için. Önce eğitimden geçiriyorlar, nasıl satılır kartlar ve hangi becerilerimizi göstermeliyiz, neleri söyleyip neleri söylememeliyizi itinayla anlatıyorlar. Ana hedef kandırmak. Üstelik sürekli bir baskı yapılıyor çalışanlara. Günde 15 tane kart satışı hedef tutuluyor. O kotayı dolduramazsan eğer, o zaman gelsin baskılar, ağır fırçalar. Diyorlar ki insanlara yalakalıkla yalan söyleyin. Kredi kartlarının yıllık aidat ücretleri vardır ve genelde insanlar bunu ödemek istemezler haklı olarak. Bizi de sakın ha insanlara bunları söylemeyin, haberleri olmasın diye uyarıyorlar. Kadın işçiler ise yine aynı iğrenç asalak patron müşterilerine kredi kartı satmak için, onların ayaklarına kadar gidiyordu ve bazen yemeğe çıkma teklifleri de yapılıyordu. Peki, ne için? Sırf kotayı doldurabilmek ve azar işitmemek için kadın çalışanlar bu tür şeylere katlanıyordu. İnsanlar ve ben de mecbur kaldığım için bu rezil sektörde çalışmaya itiliyoruz. İşte düzenin adaleti bu olsa gerek.
Dikkatimi çeken bir durum da, bankada işe başlayanlara iki yıllık bir sözleşme imzalatılması. Sözleşmede çalışanlar 1 yılı doldurmadan kendi isteğiyle ayrılırsa 2000 TL’lik tazminat ödemek zorundadır diye bir madde vardı. Bunu insan kaynaklarına sorduğumda formalite dediler. Peki, madem formalite neden böyle ciddi bir madde sözleşmeden çıkartılmıyor. Ya da neden yazılıyor? Nedeni sanırım açık; insanları korkutmak ve basınç uygulamak. Bu rezil çalışma şekli sürsün ve işçi işten çıkmasın diye. Şundan artık eminim ki bu sorunlar sadece bu banka ile sınırlı değil. Aynı rezillikler diğer tüm bankalarda da var.
Yaşadığım bu durumu siz işçi dostlarıma ne kadar iyi ifade edebilirim bilmiyorum. Ama bu durum kadınlara yapılmış bir haksızlık, çok alçaltıcı bir durum, onur kırıcı ve ahlâksızca. Ben bunları bilincime çıkarmamı UİD-DER’e ve bilinçli işçi arkadaşlarıma borçluyum. UİD-DER’le tanışmamış olsaydım tüm bu yaşanılanların nedenini anlayamayacaktım ve sorgulamayacaktım. O nedenle tüm işçi dostlarıma söylediğim şudur; adresimiz UİD-DER olsun.
Evet, Yapı Kredi Bankası sana dediğim ve yine diyeceğim şudur ki, eminim bir gün ikinci sınıf bir insan olarak gördüğünüz, baskı uyguladığınız, hor gördüğünüz kadınlar, sizin gibi tefecilere gereken tutumu gösterecekler.